Olay, görenleri derinden etkiledi. Milli Takım'ın deneyimli doktoru, kolunda serum takılı halde bulunduğunda, her şey bir anda değişti. Yıllardır sahada olan, yüzlerce maçta oyuncuların sağlığı için gecesini gündüzüne katan bu isim, artık dayanamadığını söylüyordu.
"Kimse suçlu değil," diyordu sesi titreyerek. Belki de en acı olan buydu – suçlu aramadan, sadece yorgunluğunu itiraf ediyordu. Spor dünyasının görünmeyen kahramanlarından biriydi o, ama şimdi kendisi yardıma muhtaçtı.
Yılların Yükü Omuzlarına Çökmüştü
Sabahlara kadar süren antrenmanlar, kritik maçlar, sakatlanan oyuncular... Hepsi birikmişti. "Bir noktadan sonra bedeniniz size 'dur' diyor," diye anlatıyordu bir arkadaşı onun durumunu. İnsanüstü çaba gösterdiği için mi yoksa insan olduğunu unuttuğu için mi böyle olmuştu, kimse tam olarak bilemiyordu.
Hastane koridorlarında hızlı adımlarla yürüyen, acil müdahalelerde soğukkanlılığını koruyan bu doktor, şimdi bir hastane yatağında dinlenmeye çalışıyordu. İronik değil mi? Hep başkalarını iyileştiren, şimdi kendisi iyileşmeyi bekliyordu.
Spor Dünyasından Yoğun Destek
Durum öğrenilir öğrenilmez, sosyal medya hareketlendi. Taraftarlardan teknik heyete kadar herkes aynı şeyi söylüyordu: "Sağlık her şeyden önce gelir." Belki de bu olay, hepimizin unuttuğu bir gerçeği hatırlattı – doktorlar da insan, onların da sınırları var.
Bir taraftarın yorumu ise özellikle dikkat çekiciydi: "Biz sadece sahada gördüklerimizi alkışlıyoruz ama perde arkasında neler yaşandığını hiç düşünmüyoruz." Gerçekten de öyle değil mi?
Şimdi herkesin tek dileği, bu değerli doktorun en kısa sürede sağlığına kavuşması. Çünkü o olmadan sahada eksik kalacak olan sadece bir doktor değil, yılların tecrübesi ve yüreği spor sevgisiyle dolu bir insandı.
