Türkiye'nin ilaç piyasasında adeta bir deprem etkisi yaratan karar geldi. Rekabet Kurulu, tam 10 ilaç firmasını 'fiyatlandırma konusunda anlaşma yapmak' suçundan yakaladı ve cezaları peş peşe sıraladı. Toplamda 237 milyon liralık bu dev yaptırım, sektördeki kulisleri altüst etti.
Olay şöyle gelişti: Kurul, insan sağlığını doğrudan ilgilendiren ürünlerde -özellikle de şırınga, iğne ve serum setleri gibi hayati malzemelerde- firmaların adeta el ele verip fiyatları belirlediğini tespit etti. Yani, rekabetin olması gerektiği yerde gizli bir mutabakat hüküm sürüyordu.
İşte Cezası En Ağır Olanlar
Listenin başında 91 milyon lira ile Enjektör İlaç ve Tıbbi Malzeme Sanayi geliyor. Arkasından 56 milyon lirayla Dış Ticaret A.Ş. takip ediyor. Ancak asıl çarpıcı olan, bu firmalardan bazılarının daha önce de benzer suçlamalarla karşılaşmış olması.
Rekabet Kurulu'nun kararında şu ifadeler dikkat çekici: "Söz konusu firmalar, birbirleriyle rekabet etmek yerine fiyatları önceden belirleme yoluna gitmişlerdir." Bu durum, tüketiciye -yani aslında hepimize- daha yüksek maliyetler olarak yansıyor tabii ki.
Peki Ya İtiraf Edenler?
İlginç bir detay: İki firma -ismini vermeyelim- soruşturma sırasında itirafta bulunmuş ve işbirliği yapmış. Onlara ceza indirimi uygulanmış. Fakat bu, kurulun gözünde tam bir kurtuluş değil elbette.
Şimdi herkes şu soruyu soruyor: Bu cezalar gerçekten caydırıcı olacak mı? Yoksa sektör, benzer uygulamalara devam mı edecek? Zira insan sağlığı söz konusu olduğunda, rekabet sadece ekonomik bir mesele değil - aynı zamanda etik bir zorunluluk.
Sonuç olarak, Rekabet Kurulu'nun bu hamlesi Türkiye'deki ilaç sektörüne önemli bir mesaj niteliğinde: "Kurallara uymayanlara göz yummayacağız." Gerçekten de, sağlık gibi hayati bir alanda rekabetin sağlanması hem vatandaşın cebini hem de sağlık hizmetlerinin kalitesini doğrudan etkiliyor.
