Düşünün bir kere... Altı ay boyunca durmaksızın hıçkırdığınızı. Ne uyurken dinleniyor ne de günlük hayatınızı sürdürebiliyorsunuz. İngiltere'de yaşayan 31 yaşındaki Marc Euler'in hayatı, işte tam olarak böyle bir kabusa dönüştü. Durmak bilmeyen o sinir bozucu hıçkırık sesleri, artık onun kimliğinin bir parçası haline gelmişti adeta.
Marc'in bu ısrarcı hıçkırık nöbetleri, ilk başlarda 'geçer' denilerek hafife alındı. Ama haftalar geçtikçe durumun ciddiyeti anlaşılmaya başlandı. Doktor doktor gezdi genç adam - antibiyotikler, ilaçlar, evde uygulanan yöntemler... Hiçbiri işe yaramadı. Hıçkırık, Marc'in yaşam enerjisini emiyordu adeta.
Çaresizlik İçinde Geçen Günler
Yemek yiyemiyordu, uyku uyuyamıyordu, sosyal hayatı tamamen bitmişti. İnsanların bakışları, sürekli açıklama yapma ihtiyacı... Tükenmişti. Ta ki doktorların o çok kritik kararına kadar: "Daha derine inmek gerekiyor."
İşte o an her şey değişti. Gelişmiş görüntüleme teknikleriyle yapılan incelemeler, şok edici bir gerçeği ortaya çıkardı: Marc'in diyafram kasının hemen yanında, midesinin üst kısmında bir fıtık vardı! Bu küçük ama etkili fıtık, diyafram sinirini sürekli tahriş ediyor ve beyne yanlış sinyaller gönderiyordu. Sonuç? Vücudun durmak bilmeyen hıçkırık refleksi.
Ameliyat ve Mucizevi Sonuç
Teşhis konulduktan sonra çözüm aslında nispeten basitti - laparoskopik cerrahi ile o minik fıtık onarılacaktı. Ameliyat masasına yattı Marc, içinde umut ve korkuyla. Uyanır uyanmaz ilk hissettiği şey? Sessizlik. O meşhur hıçkırık sesi yoktu. Altı aydır ilk kez huzur vardı.
Marc'in hikayesi aslında şunu gösteriyor: Günlük hayatımızda önemsiz gördüğümüz bazı şikayetler, aslında çok daha ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabiliyor. "Geçer" diye beklemek yerine, ısrarcı şikayetlerde mutlaka ileri tetkik yaptırmak gerekiyor. Kim bilir, belki de sizin küçük gördüğünüz o şikayet, Marc'inki gibi hayatınızı değiştirecek bir teşhisin kapısını aralayabilir.
