Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen Alzheimer hastalığının erken teşhisinde çarpıcı bir gelişme yaşanıyor. Yapılan son araştırmalar, hastalığın ilk belirtilerinden birinin tuvalet alışkanlıklarındaki değişiklikler olabileceğini ortaya koydu.
Küresel Bir Sağlık Krizi: Demans Rakamları Endişe Verici
Dünya Sağlık Örgütü'nün güncel verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 55 milyon kişi demans ile yaşamını sürdürüyor. Bu rakamın önümüzdeki yıllarda dramatik bir şekilde artması bekleniyor. 2030 yılına kadar 78 milyona, 2050 yılında ise 139 milyona ulaşması öngörülen demans hastası sayısı, konunun aciliyetini gözler önüne seriyor.
Türkiye'deki durum da küresel eğilimle paralellik gösteriyor. Ülkemizde Alzheimer hastası olduğu tahmin edilen kişi sayısı 600 bini aşmış durumda ve uzmanlar önümüzdeki yıllarda bu sayının daha da artacağı konusunda uyarıyor.
Tuvalet Alışkanlıklarındaki Değişim Erken Uyarı Sinyali Olabilir
Alzheimer'ın yalnızca hafıza kaybından ibaret olmadığını vurgulayan uzmanlar, hastalığın erken dönemde bilişsel ve davranışsal değişikliklerle kendini gösterebileceğine dikkat çekiyor. Yakın zamanda yapılan bilimsel çalışmalar, sindirim sisteminde yaşanan değişikliklerin nörolojik süreçlerdeki değişimin önemli bir göstergesi olabileceğini ortaya koydu.
Mart 2022'de prestijli tıp dergisi The Lancet'te yayınlanan araştırma, Alzheimer hastalığının 10 erken uyarı işaretini belirledi. Araştırmacılar, Alzheimer teşhisi konmadan önceki yıllarda hastaların toplam 123 farklı sağlık durumu sergilediğini tespit etti. Bu veriler ışığında, nörodejeneratif durumla en sık ilişkilendirilen 10 belirti netleşti.
Erken Teşhis Hayat Kurtarıyor
Uzmanlar, erken teşhisin Alzheimer ile mücadelede en kritik silah olduğunun altını çiziyor. Tuvalet alışkanlıklarındaki değişiklikler de dahil olmak üzere olağandışı belirtilerin fark edilmesi ve zamanında uzmana başvurulması, hastalığın seyrini yavaşlatmada büyük önem taşıyor.
Alzheimer'ın sadece bireyleri değil, aileleri ve toplumu da derinden etkileyen bir hastalık olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu nedenle erken belirtiler konusunda toplumsal farkındalığın artırılması, hem hastaların yaşam kalitesini korumak hem de sağlık sisteminin üzerindeki yükü hafifletmek açısından hayati önem taşıyor.