Hayatın en mucizevi anlarından biri olan doğum, bazen beklenmedik sürprizlerle gelebiliyor. Doğumsal kalp hastalıkları mesela - her yıl binlerce ailenin karşılaştığı ama çoğu zaman geç fark edilen bir gerçek. Oysa işin uzmanları diyor ki: erken teşhis hayat kurtarıyor, hem de sandığınızdan çok daha fazla.
Aslında durum şu: Türkiye'de her yüz bebekten biri, doğumsal kalp hastalığıyla dünyaya geliyor. Bu hiç de azımsanacak bir rakam değil, değil mi? Ama işte asıl mesele bu hastalıkların ne zaman fark edildiği. Bazı aileler hamilelik döneminde öğreniyor bu durumu, bazılarıysa doğumdan haftalar sonra...
Zamanlama Her Şey Demek
Çocuk kardiyolojisi uzmanlarının üzerine basa basa söylediği bir gerçek var: İlk bir ay altın değerinde. Bu süreçte yapılan basit bir ekokardiyografi ile kalpteki sorunlar neredeyse yüzde yüze yakın doğrulukla tespit edilebiliyor. Üstelik bu işlem çocuğa hiçbir zarar vermiyor - radyasyon yok, ağrı yok, sadece küçük bir ultrason cihazı.
Peki erken teşhis neden bu kadar önemli? Cevap basit aslında: Kalp, vücudun motoru. Ve bu motor düzgün çalışmazsa, tüm sistem etkileniyor. Oksijen yeterince pompalanamıyor, organlar ihtiyaç duydukları besinleri alamıyor. Zaman geçtikçe de hasar büyüyor.
Ailelere Düşen Görevler
- Bebeğinizde morarma fark ederseniz - özellikle ağlarken veya emerken
- Nefes almakta zorlanıyorsa, hızlı hızlı nefes alıp veriyorsa
- Emme esnasında çabuk yoruluyor, terliyorsa
- Kilolu alımı yetersizse, büyüme geriliği varsa
Bunları görmezden gelmeyin. 'Geçer' diye beklemeyin. Çünkü geçmeyebilir de.
Teknoloji ve Tecrübe Ele Ele
Günümüzde tıp o kadar ilerledi ki - artık anne karnındayken bile kalp problemlerini tespit edebiliyoruz. Fetal ekokardiyografi sayesinde hamileliğin 16-20. haftaları arasında detaylı kalp taraması yapılabiliyor. Bu erken uyarı sistemi gibi bir şey, ailelere hazırlanmak için zaman tanıyor.
Ameliyat tekniklerindeki gelişmeler ise gerçekten baş döndürücü. Artık birçok doğumsal kalp hastalığı, minimal invaziv yöntemlerle - yani küçük kesilerle veya kateter yoluyla tedavi edilebiliyor. Bu da demek oluyor ki: daha az ağrı, daha hızlı iyileşme, daha kısa hastane yatışı.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Doğumsal kalp hastalıkları artık korkulacak bir durum olmaktan çıktı. Yeter ki zamanında teşhis edilsin, doğru merkezlerde tedavi edilsin. Unutmayın, çocuğunuzun kalp atışları - onun hayat müziği. Ve bu müziğin ritmini bozmamak elimizde.