İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Şanlı, tütün dumanındaki kimyasalların mesane kanseri riskini önemli ölçüde artırdığını belirterek önemli uyarılarda bulundu.
Mesane Kanseri ve Sigara İlişkisi
Prof. Dr. Şanlı, Türkiye'de mesane kanserinden ölüm oranlarının yüksek olduğuna dikkat çekti. Mesane kanserinin erkeklerde kadınlara oranla belirgin şekilde daha sık görüldüğünü vurgulayan Şanlı, en büyük ve değiştirilebilir risk faktörünün tütün ve tütün ürünleri kullanımı olduğunu açıkladı.
Tütün dumanındaki kimyasalların mesanenin iç yüzeyini yıllar içinde tahriş ederek kanser riskini ciddi biçimde artırdığını ifade eden Şanlı, sigarayı bırakmanın hem kansere yakalanma riskini düşürdüğünü hem de tanı sonrası tedavi başarısını olumlu etkilediğini belirtti.
Diğer Risk Faktörleri ve Belirtiler
Prof. Dr. Şanlı, boya, kauçuk, tekstil, metal ve deri sanayinde kullanılan bazı kimyasallara maruziyetin, uzun süreli idrar yolu irritasyonunun, ileri yaş ve erkek cinsiyetin de risk artışıyla ilişkili olduğunu kaydetti. Bu meslek gruplarında çalışanların koruyucu önlemlere uyması ve periyodik sağlık kontrollerini aksatmaması gerektiğinin altını çizdi.
Mesane kanserinde 10 hastanın 7'sinde ilk bulgunun ağrı olmaksızın idrarda kan gelmesi olduğunu vurgulayan Şanlı, bu durumun prostat büyümesi gibi nedenlere bağlanarak geç evrede tanı konulabildiğini ifade etti.
Tanı ve Tedavi Yöntemleri
Tanıda ilk adımın hekimle ayrıntılı görüşme ve basit testler olduğunu belirten Şanlı, idrar tahlili ve idrar sitolojisiyle kanser hücrelerinin araştırıldığını, ultrason ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle böbrekler ve idrar yollarının değerlendirildiğini aktardı.
Tedavinin hastalığın yayılımına, derecesine ve hastanın genel durumuna göre planlandığını söyleyen Şanlı, kas tabakasına ilerlememiş hastalıkta tümörün temizlendiğini ve tekrarlama riskine göre mesane içi ilaç tedavileri uygulandığını anlattı.
Mesane kanserinin erken tanı ve doğru tedaviyle büyük ölçüde kontrol altına alınabildiğini vurgulayan Şanlı, cerrahi, ilaç tedavileri ve modern teknolojilerle pek çok hastanın günlük yaşamına dönebildiğini ifade etti.