
Düşünsenize, sadece bir damla kanla Alzheimer'ı çok erken evrede tespit edebilmek mümkün olacak. Bilim dünyası tam da bunu vaat eden sıra dışı bir gelişmeye imza attı desek yanlış olmaz.
Japonya'da bulunan ve alanında oldukça saygın bir kurum olan Ulusal Kuantum ve Radyolojik Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'ndeki araştırmacılar, adeta bir dedektif gibi çalışarak hastalığın en küçük izlerini bile bulmayı başardılar. Nasıl mı? Kanımızda dolaşan ve "ekstrasellüler veziküller" denen minik kesecikler sayesinde!
Peki Bu Yöntem Nasıl İşliyor?
İşin sırrı, beyin hücrelerimizden kopup kana karışan bu mikroskobik keseciklerde saklı. Araştırmacılar, özel olarak geliştirdikleri bir yöntemle -ki buna "immuno-ultra-santrifüj" adını veriyorlar- bu kesecikleri avlayıp içlerindeki amiloid beta proteinlerini ölçebiliyorlar.
Ve işte asıl bomba: Bu yöntem, mevcut yöntemlere kıyasla neredeyse %90 doğrulukla çalışıyor! Üstelik son derece invazif olan ve hastalar için oldukça rahatsız edici olabilen spinal sıvı örneklemesine gerek kalmadan...
Neden Bu Kadar Önemli?
Alzheimer'da erken teşhis her şey demek. Tedavilerin etkinliği, hastalığın henüz beyni ciddi şekilde hasara uğratmadığı ilk evrelerde çok daha yüksek. Mevcut yöntemler ise maalesef ya çok pahalı (PET taramaları gibi) ya da çok invazif (lomber ponksiyon gibi).
Bu yeni kan testi ise hem ucuz hem hızlı hem de neredeyse acısız. Aile hekiminizde basit bir check-up sırasında bile yapılabilmesi işten bile değil. Tabii önce geniş çaplı klinik deneylerden geçmesi gerekiyor, bunu da unutmayalım.
Gelecek Ne Vaat Ediyor?
Eğer her şey yolunda giderse -ki araştırmacılar oldukça umutlu- önümüzdeki birkaç yıl içinde bu test rutin klinik uygulamalara girebilir. Bu da demek oluyor ki, Alzheimer teşhisi artık çok daha erken, çok daha kolay ve çok daha az maliyetle konulabilecek.
Kim bilir, belki de gelecekte Alzheimer, tıpkı yüksek tansiyon veya şeker hastalığı gibi, düzenli taramalarla kontrol altında tutulabilecek bir hastalık haline gelecek. Hayal gibi geliyor kulağa, değil mi? Ama bilim bize hiç olmadığımız kadar umut veriyor.
Son bir not: Bu yazıyı okurken içinizde bir "Acaba bende de var mı?" sorusu belirdiyse, hemen endişelenmeyin derim. Unutkanlık dediğimiz şey, stres, yorgunluk veya uykusuzluk gibi pek çok masum sebepten de kaynaklanabiliyor. Yine de içiniz rahat etmiyorsa, bir nöroloji uzmanına danışmak her zaman en doğrusu olacaktır.