
Hayatını diyaliz makinesine bağlı geçirenler bilir – her seans bir umut, her seans bir hayal kırıklığı demektir. Ama bugün anlatacağımız hikaye, tam da bu kısır döngüyü kıran türden. 10 yıldır haftanın üç gününü hastanede geçiren bir hasta, kadavradan yapılan böbrek nakliyle yepyeni bir hayata merhaba dedi.
O kadar uzun süredir diyalizle yaşamaya alışmıştı ki, artık başka türlü bir hayat hayal edemiyordu. Ta ki o telefon gelene kadar... Gece yarısı çalan telefon, her şeyi değiştirecekti. "Organ bulundu" denilen o anı tarif etmek için sözcükler yetersiz kalıyor gerçekten.
Bir Hayat, İki Hayat Kurtaran Karar
Aslında her şey, bir başkasının hayatını kaybederken verdiği o çok önemli kararla başladı. Organ bağışı yapma kararı alan bir aile, kendi acıları içinde bile başkalarına umut olmayı seçti. Kim bilir belki de o an, farkında olmadan birkaç hayatı birden kurtarıyorlardı.
Ameliyat ekibinin titiz çalışmaları sonucu nakil başarıyla gerçekleşti. Şimdi o hasta – ki artık "eski hasta" demek ne kadar güzel – diyaliz makinesine veda etmenin mutluluğunu yaşıyor. "Sanki yeniden doğdum" diyor gözleri dolarak.
Organ Bağışının Önemi Bir Kez Daha Kanıtlandı
Bu başarı hikayesi, organ bağışının ne denli hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Doktorlar, tek bir organ bağışının birden fazla hayatı değiştirebileceğinin altını çiziyor. Ülkemizde hala organ bağışı oranlarının istenen seviyede olmadığını belirten uzmanlar, bu konuda toplumsal bilincin artırılması gerektiğini vurguluyor.
Peki ya siz? Hiç organ bağışı konusunda düşündünüz mü? Belki de bir gün sizin vereceğiniz karar, böyle bir mucizenin parçası olabilir. Düşünmeye değer, değil mi?