Eskişehir'de insanın içini burkan bir olay yaşandı. Tam da şehrin göbeğinde, herkesin koşturmacası içinde kimsenin fark etmediği bir trajedi...
59 yaşındaki M.A. isimli adam -evet, artık sadece bir isim değil, bir sembol- kendi evinde ölü bulundu. Ne kadar süredir orada öylece yatıyordu kimse bilmiyor. Belki günlerce, belki de daha uzun süredir.
Komşuların Şüphelenmesiyle Ortaya Çıktı
Olay, Odunpazarı ilçesinde bir apartman dairesinde yaşandı. Komşular -işte o her şeyi gören ama çoğu zaman sessiz kalan tanıklar- garip bir şeyler olduğunu fark ettiler. Adamı günlerdir göremiyorlardı, kapısı çalındığında cevap yoktu. İçlerine bir kurt düştü, 'acaba başına bir şey mi geldi?' diye.
Sonunda dayanamayıp yetkililere haber verdiler. Gelen ekipler kapıyı kırmak zorunda kaldı - o anki o sessizlik, o bekleyiş, kim bilir ne kadar ağırdı.
Yalnız Yaşamanın Görünmez Tehlikeleri
İşin en acı tarafı şu: M.A. tamamen yalnız yaşıyordu. Hayatını kimseyle paylaşmıyordu. Öyle ki, öldüğünde yanında kimse yoktu. Belki de en kötüsü buydu - son anlarında bile yalnız olması.
Olay yerine gelen sağlık ekipleri yapabilecekleri bir şey olmadığını anladılar. Çok geç kalmışlardı. Cenaze işlemleri için hemen hazırlıklar başladı - o soğuk, resmi prosedürler kişinin artık olmadığını bir kez daha hatırlatırcasına.
Toplumsal Bir Yaramız: Sosyal İzolasyon
Bu olay aslında hepimizin yüzleşmesi gereken bir gerçeği gösteriyor. Modern hayatın getirdiği o 'bireysellik' kavramı bazen insanı nasıl da yalnızlaştırıyor değil mi? Apartmanlarda yan yana yaşıyoruz ama komşumuzun bir haftadır evden çıkmadığını fark etmiyoruz.
Eskişehir Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili soruşturma başlattı tabii. Resmi prosedürler işliyor. Ama asıl soru şu: Biz bu kadar mı yalnızlaştık? Birbirimizden bu kadar mı koptuk?
M.A.'nın ölümü bize sadece bir trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir uyarı aslında. Belki de kapı komşumuzla biraz daha ilgilenmemiz gerekiyor. Belki de o 'rahatsız etmeyeyim' düşüncesinden vazgeçip 'iyi misin?' diye sormamız gerekiyor ara sıra.
Bu acı olay, yalnız yaşayan insanların karşı karşıya olduğu riskleri bir kez daha gözler önüne serdi. Ve bize şunu hatırlattı: Hiç kimse ölümü yalnız karşılamamalı.