
Dün Ankara'da gerçekleşen o önemli toplantıda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın söyledikleri gerçekten dikkat çekiciydi. Adeta bir paradigmayı değiştiriyordu. Artık yaşlılarımız için hizmet anlayışı kökten değişiyor!
Eskiden -biliyorsunuz- yaşlı bakımı denince akla sadece yemek, yatak, ilaç üçlüsü gelirdi. Öyle değil mi? Ama Bakan Göktaş'ın dediğine göre, artık o dönem çoktan geride kaldı. Şimdi asıl mesele, yaşlılarımızı toplumun aktif birer parçası haline getirmek.
Peki Bu Yeni Sistem Nasıl İşleyecek?
Göktaş'ın anlattıklarına göre, bu yeni yaklaşımın temelinde şu var: Yaşlılarımız sadece bakım alan pasif bireyler olarak görülmeyecek. Tam tersine! Onların bilgelikleri, deneyimleri ve potansiyelleri toplum yararına nasıl harekete geçirilir, işte asıl odaklanılacak nokta bu.
Mesela... Evde bakım hizmeti alan bir dede, mahallesindeki gençlere mesleki tecrübelerini aktarabilecek. Veya huzurevinde kalan bir nine, el işi becerilerini çevresindekilere öğretebilecek. Kulağa hoş geliyor, değil mi?
Rakamlarla Desteklenmiş Bir Vizyon
Bakan'ın paylaştığı verilere göz atınca, işin ciddiyeti daha da net anlaşılıyor. Şu anda ülke genelinde 81 ilde tam 318 Yaşlılık İl Danışma Kurulu faaliyet gösteriyor. Ve bu kurullar sadece kağıt üzerinde var olan yapılar değil - aktif olarak çalışıyor, yerelde ihtiyaçları tespit ediyor ve çözümler üretiyor.
Bir diğer çarpıcı rakam: 160'a yakın huzurevi ve yaşlı bakım merkezinde 30 bini aşkın yaşlımıza hizmet veriliyor. Bu sayılar azımsanacak gibi değil, kabul edelim.
Yerel Yönetimlere Büyük Görev Düşüyor
İşin belki de en can alıcı noktası şu: Bu yeni modelde belediyelere çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bakan Göktaş'ın da altını çizdiği gibi, yerel yönetimler artık sadece fiziksel altyapı hizmeti vermekle yetinmeyecek. Onlardan beklenen, yaşlıların sosyal hayata katılımını sağlayacak projeler geliştirmeleri.
Peki bu nasıl olacak? Mesela... Belediyeler yaşlılar için özel tasarlanmış sosyal kulüpler kurabilir, hobi atölyeleri düzenleyebilir veya kuşaklar arası buluşmalar organize edebilir. Olanaklar sınırsız, yeter ki istek ve vizyon olsun.
Bakan'ın şu sözleri her şeyi özetler nitelikte: "Amacımız, yaşlılarımızı sadece fiziksel ihtiyaçları karşılanan bireyler olarak görmek değil. Onların hayat tecrübelerinden, birikimlerinden toplum olarak nasıl faydalanabileceğimizin yollarını arıyoruz."
Sonuç olarak... Bu açıklamalar, Türkiye'de yaşlı hizmetleri alanında yepyeni bir sayfa açıldığının göstergesi. Artık sadece 'bakım' değil, 'yaşam kalitesi' ve 'sosyal katılım' ön planda. Bakalım bu yeni vizyon, yerelde ne tür yenilikçi projelere kapı aralayacak? Heyecanla takip edeceğiz.