AB'den Kritik Ateşkes Uyarısı: Pakistan-Afganistan Arasında Gerilim Tırmanıyor!
AB'den Pakistan-Afganistan Ateşkesi Uyarısı

Brüksel'den gelen son dakika açıklamaları, Avrupa Birliği'nin Güney Asya'daki gerilim konusunda ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. AB Dış İlişkiler Servisi'nin bugün yayınladığı o resmi bildiri - ki bu tür açıklamalar genellikle diplomatik dilin en keskin halini taşır - Pakistan ve Afganistan arasındaki ateşkesin uzatılmasını adeta bir 'ölüm kalım meselesi' olarak nitelendirdi.

Ve işte tam bu noktada şunu sormak gerekiyor: Neden şimdi? Neden bu kadar acil bir ton?

Diplomasinin Arka Bahçesinde Neler Oluyor?

AB yetkilileri, iki komşu ülke arasındaki gerginliğin sadece bölgesel değil, küresel etkileri olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. Sanki bir kartopu etkisi gibi - küçük başlayıp büyüyen bir krizden bahsediyoruz. Öyle ki, Brüksel'deki koridorlarda dolaşan dedikodulara göre, bazı diplomatlar bu durumu 'zaman bombası' olarak tanımlıyor.

Aslında mesele sadece iki ülke arasındaki sınır anlaşmazlığı değil. Bölgedeki istikrar - ki bu kelime diplomatların en sevdiği terimlerden biridir - ciddi şekilde sarsıntı geçiriyor. AB'nin açıklamasında altı çizilen en kritik nokta şu: "Taraflar arasındaki ateşkesin uzatılması, bölge halkının güvenliği ve refahı için hayati önem taşımaktadır."

Peki Ya Rakamlar Ne Diyor?

Gözlemcilerin aktardığına göre:

  • Son bir ayda sınır hattında en az iki düzine ihlal kayıtlara geçmiş
  • Yerel halkın %70'inden fazlası güvenlik endişesi taşıyor
  • Bölgedeki ticari faaliyetler neredeyse durma noktasına gelmiş durumda

Durum gerçekten de iç açıcı görünmüyor. Brüksel'deki bir diplomatın dediği gibi, "Bu yangını söndürmek için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor."

AB'nin Rolü: Arabulucu mu, Seyirci mi?

Avrupa Birliği'nin bu krizdeki pozisyonu oldukça ilginç. Bir yandan tarafsız bir arabulucu gibi davranıyor, diğer yandan bölgedeki çıkarlarını korumaya çalışıyor. Aslında - ve bunu söylemekten çekinmeyelim - AB'nin buradaki asıl endişesi, olası bir kitlesel göç dalgasının kıyılarına vurma ihtimali.

Şu an için Brüksel, her iki tarafı da diyalog masasına oturmaya çağırıyor. Ama işin garip tarafı, kimse bu çağrıya kulak veriyor mu vermiyor mu, net değil. Diplomatik kaynaklar, temasların 'yoğun bir şekilde' devam ettiğini söylüyor ama bu 'yoğunluğun' ne anlama geldiği meçhul.

Sonuç olarak, Güney Asya'daki bu gerilim sadece bölgesel bir mesele olmaktan çıkıp küresel bir diplomasi testine dönüşmüş durumda. AB'nin bugünkü açıklaması, aslında tüm dünyaya bir mesaj: "Bu yangın söndürülmezse, hepimiz yanarız."

Peki ya sonra? Göreceğiz. Diplomasi bazen yavaş işleyen bir makine gibidir - sabır ister, zaman ister. Ama bölge halkının sabrının ne kadar kaldığı ise büyük bir soru işareti.