Brüksel'den gelen ses bu kez gerçekten sert. Avrupa Birliği, İsrail'e neredeyse çığlık atarcasına bir uyarı yöneltti - ve bu sıradan bir diplomatik açıklama değil, adeta bir insani yardım çağrısı.
AB'nin dış ilişkilerden sorumlu üst düzey ismi Josep Borrell, o meşhur ciddiyetiyle konuştu. Sanki zaman daralıyormuş gibi, kelimelerini özenle seçerek... "Gazze'de durum her geçen gün daha da kötüleşiyor" dedi ve ekledi: "Uluslararası hukuka uyulması artık bir tercih değil, zorunluluk."
Peki Neden Şimdi?
İşte asıl can alıcı soru bu. AB neden tam da bu anda böyle bir açıklamayı gerekli gördü? Cevap aslında basit: Rakamlar konuşuyor. Gazze'deki insani durum gerçekten alarm verici seviyelere ulaşmış durumda. Borrell'in de altını çizdiği gibi, sivil halkın korunması meselesi artık görmezden gelinemeyecek kadar ciddi.
Düşünsenize - insani yardımların ulaşması engelleniyor, temel ihtiyaçlar karşılanamıyor. Bu ne demek? Açlık, hastalık, umutsuzluk... AB yetkililerinin ofislerinde bu raporları okurken nasıl hissettiklerini bir hayal edin.
Diplomasinin Sınırları
Borrell'in sözleri aslında modern diplomasinin çıkmazını da gözler önüne seriyor. Bir yanda uluslararası hukukun soğuk maddeleri, diğer yanda insani trajedinin sıcak gerçekliği. AB yetkilisi, bu ikisi arasında gidip geliyor adeta. "Hukuka uyun" diyor ama aslında "insanlığa uyun" demek istiyor.
Bu arada unutmayalım - bu çağrı sadece İsrail'e değil, aslında tüm uluslararası topluma yönelik. Çünkü Gazze'de olup bitenler sadece bölgesel bir meseje değil, küresel insanlık vicdanının da sınavı.
Peki ya sonrası? Borrell'in bu çağrısı duyulacak mı? Yoksa diplomatik arşivlerde kaybolup gidecek mi? Bunu zaman gösterecek. Ama şu kesin: Avrupa'nın sesi bu kez daha gür çıktı. Belki de çok geç olmadan...
