AB'nin UCM Kararı Avrupa'da Deprem Etkisi Yaratırken, Ankara'dan Sert Tepki: 'Derin Üzüntü'
AB'nin UCM Kararına Türkiye'den Sert Tepki: Derin Üzüntü

Avrupa'nın siyasi koridorlarında duyulan bir karar, Ankara'da adeta soğuk duş etkisi yarattı. Brüksel'den gelen son açıklama, Türk diplomasisinde hem şaşkınlık hem de derin bir hayal kırıklığıyla karşılandı.

Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden birinin ifadesiyle, "Bu, hukukun üstünlüğü ilkeleriyle bağdaşmayan bir durum." Gerçekten de öyle mi? Avrupa Birliği'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yönelik tutumunu eleştiren Türkiye, adeta uluslararası hukukun savunuculuğuna soyunmuş durumda.

Diplomatik Deprem: AB'nin UCM Hamlesi

Olay şu: AB Komisyonu, UCM ile ilgili tartışmalı bir karar aldı. Bu karar, Brüksel'in uluslararası yargı mekanizmalarına bakışını gözler önüne sererken, Türkiye'de ise kaşların kalkmasına neden oldu. Kimilerine göre bu, çifte standardın en bariz örneği.

Dışişleri Bakanlığı'nın resmi açıklamasındaki o çarpıcı ifade: "Derin üzüntü duyuyoruz." Bu, diplomatik dilde oldukça güçlü bir tepki aslında. Normalde 'kaygı' veya 'endişe' ile yetinilen durumlarda, 'derin üzüntü' ifadesinin kullanılması, Ankara'nın ne kadar ciddi rahatsızlık duyduğunu gösteriyor.

Hukuk Mu, Siyaset Mi?

İşin ilginç yanı şu: Türkiye, UCM'nin evrensel yargı yetkisini her zaman sorgulayan bir tutum içinde olmuştur. Fakat bu sefer durum farklı. Mesele artık sadece yargı yetkisi değil; uluslararası kurumların nasıl siyasileştirildiğine dair çarpıcı bir örnek.

Dışişleri yetkilileri, "Bu tür adımların, uluslararası hukukun istikrarı ve güvenilirliği açısından ciddi sonuçları olacaktır" uyarısında bulunuyor. Haklılar da. Zira uluslararası ilişkilerde çifte standart, en tehlikeli mayınlardan biridir.

Peki ya sonra? Diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin bu konuyu uluslararası platformlarda taşımaya hazırlandığını fısıldıyor. BM'de masaya yumruk atılacak mı? Orasını zaman gösterecek.

Bir de şu var: Avrupa'nın iç siyaseti mi uluslararası hukuku şekillendiriyor? Öyle görünüyor. Brüksel'deki bürokratların iç politik hesapları, küresel adalet mekanizmalarını etkiliyorsa, bu hepimiz için endişe verici.

Ankara'nın tepkisi sadece bir üzüntü ifadesinden ibaret değil. Bu aynı zamanda uluslararası hukukun tarafsızlığını savunan bir duruş. Belki de Türkiye, Batı'nın çifte standartlarını ifşa eden bir rol üstleniyor.

Sonuç olarak: Diplomasi sahnesinde yeni bir kriz doğdu. AB'nin UCM kararı ve Türkiye'nin sert tepkisi, uluslararası ilişkilerdeki gerilimi artıran yeni bir cephe açtı. Önümüzdeki günlerde bu konunun daha çok konuşulacağı kesin.