
Dünya siyasetinin kilit aktörlerinden biri olan Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik stratejileri, uluslararası arenada şok dalgaları yaratmaya devam ediyor. Uzmanlara göre, Moskova'nın nihai hedefi Ukrayna'yı üç parçaya bölmek ve bu yolla hem askeri hem de politik üstünlük sağlamak.
Peki bu planın arkasında yatan gerçek motivasyon ne? Aslına bakarsanız, Kremlin'in gözü sadece toprak kazanımında değil. Bölgesel dengeleri kökten değiştirecek bir hamle peşindeler. Ukrayna'nın batı kısmını Avrupa'ya, doğusunu Rusya'ya bağlı bir yapıya, güneyini ise -özellikle Kırım üzerinden- tamamen kontrol altına almaya çalışıyorlar.
Avrupa Birliği İçin Kritik Uyarı
Bu süreçte belki de en çarpıcı iddia, Avrupa Birliği'nin geleceğine dair. Bazı analistler, AB'nin Ukrayna krizini yönetememesi halinde dağılma sürecine girebileceğini öne sürüyor. İnanması güç geliyor değil mi? Ama gerçek şu ki, üye ülkeler arasındaki derin görüş ayrılıkları birliği tarihinin en zorlu dönemecine sokmuş durumda.
Almanya ve Fransa gibi kurucu üyelerle Doğu Avrupa ülkeleri arasındaki politik uçurum her geçen gün biraz daha büyüyor. Rusya'ya yaptırımlar konusundaki tutarsızlıklar, enerji krizi ve savunma harcamalarındaki anlaşmazlıklar birliği adeta çöküşün eşiğine getirdi.
Olası Senaryolar Neler?
- Ukrayna'nın fiilen üçe bölünmesi ve batı kısmının NATO ile entegrasyonu
- AB'nin çekirdek ülkeler etrafında yeniden yapılanması
- Doğu Avrupa ülkelerinin daha gevşek bir birlik yapısı oluşturması
- Rusya'nın bölgedeki etkinliğini kalıcı olarak artırması
Son dönemdeki gelişmeleri takip edenler için aslında hiçbiri sürpriz sayılmaz. Zira Putin yönetimi, uzun zamandır 'yakın çevre' politikası çerçevesinde bu stratejiyi adım adım uyguluyor. 2014'te Kırım'ın ilhakı, Donbas'taki ayrılıkçı hareketlerin desteklenmesi ve nihayetinde tam ölçekli işgal... Hepsi bir puzzle'ın parçaları gibi birbirini tamamlıyor.
Batılı liderlerin tepkisi ise maalesef oldukça parçalı ve etkisiz kalmaya devam ediyor. Sanki her biri farklı bir film izliyormuş gibi davranıyorlar. Oysa ortada çok net bir tehdit var: Rusya'nın revizyonist politikaları tüm Avrupa güvenlik mimarisini tehdit ediyor.
Peki ya Türkiye? Ankara, bu karmaşık denklemde kritik bir denge unsuru olmayı sürdürüyor. Hem NATO üyeliği hem de Rusya ile ekonomik bağları nedeniyle benzersiz bir konumda. Ukrayna'daki savaşın seyrini etkileme potansiyeli olan nadir aktörlerden biri.
Kısacası, önümüzdeki aylar sadece Ukrayna'nın değil, tüm Avrupa'nın kaderini belirleyecek. Rusya'nın hamleleri, AB'nin direnci ve NATO'nun birliği... Hepsi tarihi bir satranç tahtasında moves that will echo for generations.