Ankara'da Fidanlar Filistinli Gazeteciler İçin Yeşerecek: İsrail Saldırılarında Hayatını Kaybeden 273 Basın Emekçisi Anılıyor
Ankara'da Filistinli Gazeteciler İçin Fidanlar Yeşeriyor

Ankara'nın kalbinde, adeta zamanın durduğu bir an yaşandı bugün. Havada hissedilen o ağır duygu yükü, her bir katılımcının yüzünden okunuyordu. İnsan içinden 'keşke böyle bir gün hiç olmasaydı' diye geçiriyor ister istemez.

Basın İlan Kurumu bahçesi, bugün sıradan bir çalışma gününden çok daha fazlasına tanıklık etti. İsrail'in Gazze'deki saldırılarında can veren 273 Filistinli gazeteci kardeşimiz için bir araya gelen basın emekçileri, toprağa düşen her bir fidanla aslında bir umut mesajı verdi.

Kalemleri Kılıçtan Keskin, Yürekleri Cesur

Ortadoğu'nun o kanayan yarasında, belki de dünyanın en riskli coğrafyasında görev yapıyorlardı. Kameraları, defterleri ve kalemleriyle gerçeğin peşindeydiler. Ama ne yazık ki onların hikayeleri, İsrail bombalarının gölgesinde son buldu.

Basın İlan Kurumu Genel Müdürı Ömer Faruk Kılıç'ın o içli konuşması hâlâ kulaklarda: "Bugün burada, sadece fidan dikmiyoruz" diyordu, sesi titreyerek. "Biz aslında her bir gazetecinin anısını, bu topraklarda yeşertmeye ant içiyoruz."

Rakamlar Değil, Canlar

Şu rakamı bir düşünün: 273. Sadece bir sayı değil aslında. Her biri annelerin evlatları, çocukların babaları, eşlerin hayat arkadaşlarıydı. Ve hepsi de tek bir suç işlemişti - gerçeği anlatmak.

Ankara'daki bu anma töreni, işte o yüzden çok önemli. Çünkü unutmamak, unutturmamak için bir direniş aslında. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yüksel Genç'in dediği gibi: "Onlar şimdi aramızda olmayabilir, ama hikayeleri hep yaşayacak."

Fidanlar Büyüdükçe Anıları da Yeşerecek

Bugün dikilen her bir fidan, sadece topraktan beslenmeyecek. O fidanlar, biraz da o gazetecilerin anılarından, cesaretlerinden ve mirasından beslenecek. Belki yıllar sonra, o ağaçların gölgesinde oturanlar, bu hikayeyi bilecekler.

Etkinliğe katılan herkesin yüzündeki o kararlı ifade - işte o her şeyi anlatıyor aslında. Bu bir veda değil, bir 'görüşmek üzere' aslında. Çünkü gerçek gazeteciler ölmez, sadece başka şekillerde yaşamaya devam ederler.

Ankara'dan yükselen bu ses, sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada yankılanmalı. Gazeteciler savaşın değil, barışın elçileridir çünkü. Ve onlara yapılan her saldırı, aslında insanlığa yapılmış bir saldırıdır.