
Gözlerinizi kapatın ve düşünün: Mesleğinizi yapıyorsunuz ve bir sabah kendinizi iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanırken buluyorsunuz. İşte Gazeteci Ece Üner'in tam olarak başına gelen buydu. Ancak bugün, o zorlu davanın son perdesinde beklenen karar nihayet açıklandı.
İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, Üner hakkında beraat kararı verildi. Yani, özgürlüğüne düşkün her insan gibi, o da derin bir nefes aldı. Savcı, onun bir programda sarf ettiği sözlerden ötürü 'suçu ve suçluyu övmekle' suçluyordu. Ama yargıç, kelimelerin arkasındaki niyeti görmüş olacak ki, bu iddianın dayanağını bulamadı.
Mahkeme heyeti, dosyadaki tüm delilleri – belgeler, CD kayıtları, bilirkişi raporları – tek tek inceledi. Sonuç? Ece Üner'in kastının ne suçu ne de suçluyu övmek olmadığına kanaat getirildi. Basın özgürlüğünün sınırları içinde, mesleğini icra ettiği sonucuna varıldı. Bu karar, sadece bir gazeteci için değil, demokratik bir toplum için de oldukça anlamlıydı aslında.
Peki ya sonrası? Üner, mahkeme çıkışı duygularını paylaştı. Yargılamanın kendisini üzdüğünü, ancak bu beraat kararının hem kendisi hem de meslektaşları adına bir rahatlama olduğunu söyledi. 'Adalet yerini buldu' ifadesi, o an için en doğru tanım olmalı.
Bu dava, Türkiye'de gazeteciliğin içinde bulunduğu hassas dengeleri bir kez daha hatırlattı. Her söylenen söz, her yazılan satır, bazen beklenmediz sonuçlara gebedir. Ama bugün, en azından bu özel durumda, adalet, özgürlükten yana tavrını koydu.