Elazığ'da akşam saatlerinde yaşanan olay, adeta bir aksiyon filmi sahnesini andırıyordu. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İbrahim Yalçın, arabasıyla seyir halindeyken aniden ortaya çıkan bir araç tarafından durduruldu. Ve sonrası... Tam bir kabus.
Olay, kentin merkezi sayılabilecek bir noktada, herkesin gözü önünde cereyan etti. İki şüpheli, pompalı tüfekle Yalçın'ın aracının önünü kesti. Hiçbir şeyden habersiz gazeteci, olan biteni anlamaya fırsat bulamadan ateş altında kaldı.
Kurşun Yağmuru Altında Kaldı
Pompalı tüceğin soğuk metalik sesi, o an oradan geçen herkesin yüreğini ağzına getirdi. Yalçın, aracının içindeyken tam isabet aldı. Vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan gazeteci, o an için şanslıydı belki de - çünkü saldırganlar hemen olay yerinden uzaklaştı.
İnsanların şaşkın bakışları arasında, Yalçın'ı Fırat Üniversitesi Hastanesi'ne yetiştirdiler. Doktorlar, durumunun ciddi olduğunu ama hayati tehlikesinin bulunmadığını söylüyor. Fakat bu, olayın vahametini hiç mi hiç azaltmıyor.
Soru İşaretleri Büyüyor
Kim, neden böyle bir saldırı düzenler? Gazetecilik mesleğini icra eden birine yönelik bu şiddet eylemi, aslında hepimizin özgürlüklerine yapılmış bir saldırı değil mi? Sorular, havada asılı kalıyor.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı elbette. Polis, saldırganların izini sürüyor. Fakat bu tür olaylar, sadece faillerin yakalanmasıyla çözülebilecek meseleler değil. Toplumun bir kesiminde yerleşik hale gelen bu şiddet kültürü, hepimizi endişelendiriyor.
Basın camiası, bu olayı şiddetle kınıyor. Meslektaşları, Yalçın'ın yanında olduklarını belirtiyorlar. Umarım bu korkunç olay, gazetecilere yönelik şiddetin son örneği olur. Çünkü gerçekten yeter artık!