Gazze'de yaşanan insanlık dramı her geçen gün daha vahim bir hal alıyor. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazetecilerin sayısının 256'ya ulaşması, uluslararası toplumda büyük bir şok etkisi yarattı. Sanki her patlamayla birlikte bir parça daha insanlığımızdan kaybediyoruz gibi.
Ortadoğu'da çalışan bir muhabir olarak söyleyebilirim ki, bu rakamlar sadece istatistik değil. Her bir sayının arkasında bir hayat hikayesi, bir aile dramı ve susmayan bir kalem var. Gazze'deki durum öyle vahim ki, adeta bir medya kıyımı yaşanıyor.
Basın Özgürlüğü Tehlikede
Uluslararası basın kuruluşları, bu kayıpların sadece rakamsal bir artış olmadığını vurguluyor. Gerçek şu ki, dünya bu trajediyi an be an takip edebiliyorsa, bunu riske girerek çalışan gazeteciler sayesinde. Onlar olmadan Gazze'deki gerçekler belki de hiç duyulmayacaktı.
Bazıları diyor ki 'muhabirlik tehlikeli bir meslek' - evet, öyle. Ama bu kadarını hiç kimse hak etmiyor. Gazze'de çalışan gazeteciler için artık sıradan güvenlik önlemleri bile yetersiz kalıyor. Her an her şey olabilir ve maalesef oluyor da.
Uluslararası Tepkiler Büyüyor
Dünya çapında basın özgürlüğü örgütleri bu duruma sessiz kalmıyor. Birleşmiş Milletler'den Avrupa Birliği'ne kadar pek çok uluslararası kuruluş, gazetecilere yönelik saldırıların derhal sona ermesi çağrısında bulunuyor. Ancak çağrılar eyleme dönüşmediği sürece, bu trajik liste maalesef uzamaya devam edecek gibi görünüyor.
Şu acı gerçeği kabullenmek zorundayız: Gazze'de kaybettiğimiz her gazeteci, aslında dünyanın geri kalanına ulaşan bir pencereyi daha kapatıyor. Ve pencereler bir bir kapanırken, geriye ne kalacak? Karanlık ve sessizlik...
