Washington'da tarihi bir gün. Gazeteciler, Pentagon'un yeni basın kurallarını reddederek adeta bir isyan başlattı. Kimi 'dik başlı' diyor onlara, kimi ise 'basın özgürlüğünün son savaşçıları'. Gerçek şu ki, bu protesto, basın tarihinde önemli bir dönüm noktası olabilir.
Olay şu: Pentagon, gazetecilere yönelik yeni 'kısıtlayıcı' kurallar getirdi. Ama bekledikleri gibi olmadı. Gazeteciler, bu kuralları kabul etmek yerine ofislerini boşaltmayı tercih etti. Tıpkı bir zamanların asi yazarları gibi, kalemlerini ve onurlarını alıp gidiyorlar.
Neler Değişti?
Yeni kuralların detayları tam olarak bilinmese de, gazetecilere getirilen bazı kısıtlamaların olduğu kesin. İşte bu noktada, basın camiasından beklenmedik bir tepki geldi. Ofislerini boşaltma kararı alan gazeteciler, aslında çok daha büyük bir mesaj veriyor: "Biz bu oyunu bu kurallarla oynamayız!"
Bu protesto, sadece bir ofis boşaltma eylemi değil. Daha derinlerde, devlet kurumları ile basın arasındaki güven bunalımının da bir göstergesi. Pentagon'un bu hamlesi, belki de istemeden basın özgürlüğü savunucularını bir araya getirdi.
Peki Ya Sonrası?
Gazeteciler ofislerinden ayrıldıktan sonra ne olacak? Bu sorunun cevabı henüz belirsiz. Ancak kesin olan bir şey var: Pentagon, medya ile ilişkilerini yeniden düşünmek zorunda kalacak. Belki de bu protesto, daha şeffaf bir iletişimin kapısını aralayacak.
Bu arada, bazı gazetecilerin ofislerini boşaltırken hissettikleri duygular karmaşık. Bir yandan özgürlükleri için mücadele ediyorlar, diğer yandan yıllardır çalıştıkları mekanlardan ayrılmanın hüznünü yaşıyorlar. İnsan doğası işte - her kararın bir bedeli var.
Washington'daki bu gelişme, dünya basını için de önemli bir ders niteliğinde: Güçlü kurumlar karşısında dik durmak mümkün. Gazetecilerin bu cesur hareketi, belki de dünyanın dört bir yanındaki meslektaşlarına ilham olacak.