Havacılık dünyasında bugünlerde herkesin dilinde aynı isim var: Reha Muhtar. Ünlü televizyoncu, Türk Hava Yolları'nın kara listesine girdiği iddialarıyla gündemde. Durum şu - güvenlik kuralları söz konusu olduğunda kimseye ayrıcalık tanınmıyor, tanınamaz da zaten.
Olay aslında geçtiğimiz hafta İstanbul Havalimanı'nda yaşandı. Muhtar'ın, uçağa binmek üzereyken güvenlik görevlileriyle yaşadığı tartışma, sonunda bu noktaya geldi. İddialara göre sunucu, standart prosedürler konusunda biraz... nasıl desek, isteksiz davranmış.
Kurallar Herkes İçin Geçerli
THY yetkililerinin bu konudaki tavrı net ve kesin. Bir yetkili, "Güvenlik dediğimiz şey binlerce insanın hayatı demek" diyor ve ekliyor: "Burada ünlü ünsüz, zengin fakir ayrımı yapamayız. Yapmıyoruz da."
Aslında düşününce - havacılık güvenliği denen şey tam da böyle işliyor. Küçük büyük demeden her kural, her prosedür birilerinin can güvenliği için var. Ve evet, bazen can sıkıcı olabiliyorlar. Ama alternatifi düşünmek bile istemiyor insan.
Peki Ya Sonrası?
Reha Muhtar'ın bu durumdan nasıl etkileneceği merak konusu. Kara liste kararı, eğer doğruysa, sunucunun THY ile yapacağı tüm seyahatleri etkileyecek. Tabii ki itiraz hakkı var - her vatandaş gibi.
Havayolu sektöründe çalışan bir başka yetkili, "Böyle durumlarda genellikle yolcu ile iletişime geçilir, süreç anlatılır" diye belirtiyor. "Ama güvenlik ihlali ciddi boyuttaysa, sonuçları da ciddi oluyor doğal olarak."
İstanbul'da yaşanan bu olay, aslında hepimiz için önemli bir hatırlatma yapıyor: Toplu taşıma, özellikle de havayolu ulaşımı, beraberinde belirli sorumluluklar getiriyor. Hepimiz, kendi güvencemiz için kurallara uymak zorundayız.
Son söz? Güvenlik her zaman lüks değil, zorunluluktur. THY'nin bu kararı da bunun bir göstergesi sanki.