İsrail'deki içeriden sızan bilgilere göre, hükümetin son derece tartışmalı bir plan masada. Savaş döneminde 'istenmeyen' haberler yaptığını düşündükleri gazetecileri fişleyip, ülkeden uzaklaştırmak gibi radikal bir yola başvurmayı düşünüyorlar. Bu, basın özgürlüğü adına korkunç bir darbe olurdu.
Habertürk'ün ulaştığı bilgilere göre, İsrail makamları özellikle uluslararası medya kuruluşlarında çalışan muhabirlerin çalışma izinlerini askıya almanın yollarını arıyor. Plan, İsrail'in Gazze'deki operasyonlarına yönelik eleştirileri artıran yabancı gazetecilere yönelikmiş gibi görünüyor. Aman tanrım, bu ne cüret!
İsrail gazetesi Haaretz'in gündeme taşıdığı bu iddialar, ifade özgürlüğü aktivistlerini ayağa kaldırdı. Hükümetin, 'güvenlik endişeleri' perdesinin arkasına sığınarak, aslında kendi politikalarını eleştiren sesleri susturmak istediği konuşuluyor. Gerçekten de öyle mi acaba?
Uluslararası Tepki Çanları Çalıyor
Konuyla ilgili açıklama yapan bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, iddiaları yumuşatarak yanıtlamaya çalıştı. "Bu, rutin bir güvenlik değerlendirmesinden ibaret" dediyse de kimseyi ikna edemedi. Zira bu 'değerlendirme', onlarca gazetecinin hayatını ve kariyerini bir anda altüst edebilir.
Öte yandan, İsrail'in bu hamlesi uluslararası hukukta da büyük bir skandala yol açabilir. Basın özgürlüğü evrensel bir ilke, değil mi? Üstelik dünya, Gazze'de olup bitenleri tam da bu gazetecilerin sayesinde öğreniyor. Onları susturmak, karanlığı davet etmekten farksız olur.
Haaretz, hükümetin bu planını belgelere dayandırarak kamuoyuna duyurdu. İsrail'in, özellikle son altı aydır yabancı medyaya karşı giderek artan bir tahammülsüzlük içinde olduğu biliniyor. Bu son hamle ise bardağı taşıran son damla olabilir. İnanılır gibi değil!
Peki ya sonrası? Eğer bu plan hayata geçerse, İsrail dünyada ifade özgürlüğünü açıkça hedef alan bir ülke olarak anılacak. Bu, onlar için diplomatik bir fiyasko olmaz mı sizce? Tepkiler şimdiden büyümeye başladı bile. İşin sonu nereye varır, hep birlikte göreceğiz.
