Tam on yedi gemi. Rengarenk, koskoca, yürek dolu on yedi gemi. Akdeniz'in mavisinde, adeta bir umut kervanı gibi ilerlediler ve nihayet Mısır'daki El-Ariş Limanı'na demir attılar. Bu, sıradan bir lojistik operasyon değil; Türkiye'nin komşusuna, mazlum Gazze'ye uzattığı devasa bir insanlık eli.
Gözler o gemilerdeydi. İçlerinde ne mi vardı? Sadece malzeme değil, binlerce Türk'ün duaları, göz nuru, yardım etme azmi vardı. TIR'lar, kara yoluyla buğday, un, ilaç, bebek maması, hijyen malzemeleri ve daha nicesini taşıdı. AFAD, TİKA ve Kızılay'ın o müthiş koordinasyonuyla, her şey titizlikle hazırlandı. Sanki bir seferberlik ruhu canlanmıştı yeniden.
Zorlu Yolculuk ve Duygu Yüklü Anlar
Yolculuk hiç de kolay olmadı, açıkçası. Ama her engel, yardımı daha acil kıldı sadece. Gümrük işlemleri, lojistik zorluklar... Hepsi, inanılmaz bir ekip çalışmasıyla aşıldı. Ve o gemiler limana yanaştığında, orada bekleyenlerin yüzündeki o heyecan, o minnet... Anlatılması güç bir andı.
Mısır makamlarıyla yapılan görüşmeler, diplomatik temaslar... Her şey, bu yardımın bir an önce ihtiyaç sahiplerine ulaşması için hızlandırıldı. Çünkü orada, Gazze'de, insanlar sadece fiziki ihtiyaçların değil, dünyanın kendilerini unutmadığını bilmenin de tesellisine muhtaç.
Sadece Bir İlk Adım
Bu varış, final değil. Aslında her şeyin başlangıcı. Şimdi sıra, bu devasa yardım stokunun Gazze'ye güvenli bir şekilde nakledilmesinde. Bu konuda uluslararası topluma da büyük iş düşüyor doğrusu. Türkiye, 'komşu açken tok yatılmaz' düsturunu bir kez daha tüm dünyaya hatırlattı.
Belki bazıları için sadece bir 'haber'. Ama o gemilerdeki her bir koli, bir çocuğun yüzündeki tebessüm, bir annenin rahat bir nefes alışı demek. İnsanlık adına atılmış, unutulmaz bir adım. Ve Türkiye, bu konudaki kararlılığını sürdüreceğinin sinyalini verdi, hem de ne şekilde!