Cemal Madanoğlu: Türk Demokrasisini Zehirleyen Bir Darbecinin Anatomisi
Cemal Madanoğlu ve Türk Demokrasisine Etkileri

Bazı isimler vardır, tarihin tozlu sayfalarında unutulmaya yüz tutmuş gibi görünür ama aslında gölgeleri hâlâ üzerimize düşer. Cemal Madanoğlu da öyle bir figür işte. 27 Mayıs 1960 darbesinin perde arkasındaki kilit oyuncularından biri olarak, Türk demokrasisinin kırılma noktalarından birine damgasını vurdu.

Peki kimdi bu adam? Neden hâlâ konuşuluyor? Askerî okullardan yetişmiş, 'vatansever' maskesi takmış bir subay mıydı yoksa demokrasiye kasteden bir kukla mı? İşin ilginci, cevap belki de ikisinin arasında bir yerde.

Darbe Günlükleri: Karanlık Bir Sabahın Anatomisi

O sabah, 27 Mayıs'ta, saatler henüz 04:00'ü gösteriyordu. Ankara'nın puslu havasında tank paletlerinin sesi duyulduğunda, Madanoğlu'nun ekibi çoktan kritik noktaları ele geçirmişti bile. 'Hürriyet' naraları atılıyordu ama acaba kimin hürriyetiydi bu?

  • Darbe bildirisini radyodan okuyan kişi neden Madanoğlu değildi?
  • MBK (Milli Birlik Komitesi) içindeki gizli çatışmalar nasıl şekillendi?
  • İdam kararlarında Madanoğlu'nun parmağı var mıydı?

Bunlar, hâlâ tam olarak aydınlatılamamış sorular. Tarihçilerin bir kısmı, Madanoğlu'nun 'ılımlı' kanatta olduğunu iddia ederken, diğerleri onu 'gizli bir komünist' olarak nitelendiriyor. Gerçek ne peki? Muhtemelen ikisinin arasında gri bir ton.

Demokrasiye Açılan Yaralar

27 Mayıs'ın en büyük mirası belki de şuydu: Askerî müdahaleler artık Türk siyasetinin 'olağan' mekanizmalarından biri haline geldi. Madanoğlu ve arkadaşları, farkında olmadan (ya da belki tam da bilerek) sonraki darbelerin de kapısını araladılar.

"Bir ülkede darbe yapmak, demokrasinin ciğerine kibrit çöpü sokmaya benzer. Yangın çıkar mı çıkmaz mı belli olmaz." - Anonim bir siyaset bilimci

Bugün bile siyasi krizlerde 'ordu ne yapacak' spekülasyonlarının kökeni, işte bu tarihsel travmaya dayanıyor. Madanoğlu'nun hayaleti, sanki hâlā Ankara'nın koridorlarında dolaşıyor gibi.

Günümüze Yansıyan Gölgeler

Modern Türkiye'nin siyasi DNA'sında 27 Mayıs'ın izlerini görmek mümkün. Sivil-asker ilişkilerindeki gerginlikler, vesayet sisteminin kalıntıları ve hatta bazı anayasal krizler bile bu dönemin uzantıları sayılabilir.

Madanoğlu'nun hikâyesi bize şunu hatırlatıyor: Tarih, sadece geçmişte yaşanmış olaylar değil, bugünümüzü şekillendiren canlı bir organizmadır. Onu anlamadan, bugünü çözmemiz imkânsız.