Tam da Lozan Antlaşması'nın yıldönümünde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan adeta tarihe not düşen bir açıklama geldi. Sanki bir belgeselin en çarpıcı sahnesiymiş gibi, kelimelerini özenle seçerek konuştu: "Bu antlaşma, sadece kağıt üzerinde bir metin değil, bir milletin var olma mücadelesinin tapusudur."
Dün akşam saatlerinde yaptığı konuşmada Erdoğan'ın ses tonundaki o titreme, herkesin dikkatini çekti. Belki de bunca yılın ardından hâlâ Lozan'ın önemini anlatmanın verdiği bir yorgunluktu. Ya da tam tersine, gençlere bu mirası aktarmanın heyecanı...
Bir Antlaşmanın Ardındaki Kahramanlık
Şöyle bir düşünsenize: 1923'te imzalanan o sararmış belge, aslında Türkiye'nin bugünkü sınırlarının çizildiği en kritik andı. Erdoğan'ın deyişiyle "ateşten gömleği giyen" diplomatlarımızın başarısı. Peki ya bugün? O günlerin ruhunu anlayabiliyor muyuz gerçekten?
Konuşmanın en dikkat çeken bölümlerinden biri de şuydu: "Lozan'ı sadece geçmişte kalmış bir antlaşma olarak görmek, en büyük hatadır. O, bizim için hem dünün hem bugünün hem de yarının sigortasıdır." Bu sözler, salondaki herkesin yüzündeki ifadeyi değiştirmeye yetmişti.
Gençlere Tarih Dersi
Özellikle gençlere seslenirken kullandığı şu cümleler oldukça manidardı: "Sizler, bu topraklarda rahatça dolaşıyorsanız bilin ki Lozan'ın arkasındaki o çelik iradenin eseridir." Sanki tarih kitaplarının kuru sayfalarından fırlamış gibiydi bu sözler.
Konuşmanın sonlarına doğru, Erdoğan'ın sesi iyice yükseldi. Adeta bir öğretmen edasıyla vurguladı: "Unutmayın, Lozan sadece sınırları çizmedi, aynı zamanda 'Artık bu millet esir olmayacak' dedi." Salonda çıt çıkmıyordu. Herkes bu tarihi anın büyüsüne kapılmıştı.
