
Lefkoşa'da adeta tarihi bir sayfa açıldı bugün. KKTC Meclisi'nden yükselen ses, yıllar öncesinin karanlık bir dönemine ışık tuttu. Meclis Başkanı Zorlu Töre'nin öncülüğünde, 28 Şubat sürecinin mimarı olarak görülen isimler için ağır bir suçlama yapıldı.
Ortak bildirideki ifadeler gerçekten çarpıcıydı: "28 Şubat'ın üniformalı ve sivil bürokratları, FETÖ üyesi olmakla" suçlandı. Bu, Kıbrıs'ın kuzeyinden yükselen belki de en sert resmi tepkiydi.
Zihniyet Hesabı: Geçmişle Hesaplaşma
Aslında olan biten, sıradan bir siyasi açıklamadan çok daha fazlası. Töre'nin deyimiyle, "Türk milletinin değerleriyle savaşan bir zihniyetin hesaplaşması" bu. 28 Şubat'ın ülkeyi nasıl bir kaosa sürüklediğini anlatırken, o dönemin acılarının hâlâ taze olduğunu hissettiren bir üslup kullanıldı.
Şu cümleler her şeyi özetliyordu adeta: "O dönemde milletin manevi değerlerine yapılan saldırılar, bugün FETÖ'nün nasıl bir yapı olduğunu gözler önüne seriyor." Hakikaten de, tarihin garip bir tecellisi değil mi?
Uluslararası Alanda Yankı Bulacak Açıklamalar
Bildiride dikkat çeken bir diğer nokta, uluslararası camiaya yapılan çağrıydı. KKTC Meclisi, dünyadaki tüm parlamentoları "darbe zihniyetine" karşı tavır almaya davet etti. Bu, küçük ama gururlu bir ülkenin büyük bir cesaret örneğiydi aslında.
Zorlu Töre'nin şu sözleri ise oldukça manidardı: "Bizler her zaman Türkiye'nin yanındayız. Onların demokrasi mücadelesi, bizim de mücadelemizdir." Kuzey Kıbrıs'ın bu duruşu, Ankara-Lefkoşa hattındaki güçlü bağları bir kez daha gösterdi.
28 Şubat'ın üzerinden yıllar geçse de, o dönemin yaralarının hâlâ tam anlamıyla sarılamadığı ortada. KKTC'nin bu çıkışı, geçmişle yüzleşmenin aslında ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Ve insan düşünmeden edemiyor - demokrasi yolunda atılan her adım, ne kadar değerli...