Türkiye'nin de dahil olduğu dokuz ülke, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) değerlendirilmekte olan Gazze tasarısına resmi desteklerini açıkladı. Bu önemli diplomatik gelişme, bölgede kalıcı barış arayışında yeni bir dayanışma örneği olarak kayıtlara geçti.
Destek Veren Ülkeler ve Ortak Açıklama
Türkiye, ABD, Katar, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Endonezya, Pakistan ve Ürdün olmak üzere dokuz ülkenin Birleşmiş Milletler'deki daimi temsilcilikleri, Gazze tasarısı konusunda ortak bir bildiri yayınladı. Söz konusu açıklamada, bu ülkelerin Amerika Birleşik Devletleri tarafından hazırlanan ve halen BMGK gündeminde bulunan Gazze tasarısına ortak desteklerini resmen ifade ettikleri belirtildi.
Ortak bildiride, 29 Eylül'de açıklanan Gazze barış planının tasarıda desteklendiğine ve Mısır'ın Şarm el Şeyh kentinde düzenlenen toplantılarda katılımcı ülkeler tarafından da onaylandığına vurgu yapıldı. Bu gelişme, uluslararası toplumun bölgedeki barış çabalarına verdiği önemi gözler önüne serdi.
Filistin Halkının Hakları Vurgulandı
Yapılan ortak açıklamada, "Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme" hakkının altı çizilirken, "Bunun samimi bir çaba olduğunu ve planın sadece İsrailliler ve Filistinliler arasında değil, tüm bölge için barış ve istikrara giden uygulanabilir bir yol sunduğunu vurgulamak istiyoruz." ifadelerine yer verildi.
Bu ifadeler, tasarının sadece taraflar arasında değil, geniş bölgesel etkileri de dikkate aldığını ortaya koydu. Dokuz ülkenin ortak bildirisi, bölgede kalıcı barışın sağlanması yönündeki kararlılıklarını gösteren önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Diplomatik Sürecin Önemi
BMGK gündemindeki Gazze tasarısına verilen bu çok taraflı destek, uluslararası diplomasideki işbirliğinin önemini bir kez daha vurguladı. 14 Kasım 2025 tarihinde açıklanan bu destek, bölgesel ve küresel barış çabalarında Türkiye'nin aktif rolünü de gözler önüne serdi.
Dokuz ülkenin ortak hareket etmesi, Gazze konusundaki uluslararası konsensüsün güçlendiğine işaret ediyor. Bu gelişme, BMGK'daki tasarının kabul şansını artırabilecek önemli bir diplomatik destek olarak yorumlanıyor.