
Tel Aviv'deki hava bugünlerde normalden daha ağır. Antony Blinken'ın ziyareti, beklenenin aksine, diplomatik nezaket perdesinin arkasındaki gerilimi tamamen ortaya serdi. Öyle ki, görüşme odasından yükselen sesler koridorlarda yankılandı.
Blinken, İsrail'in mevcut kabine üyelerinden Benny Gantz ve Gadi Eisenkot ile bir araya geldiğinde masada tek konu vardı: Gazze. Amerikan tarafının insani yardım koridorlarının derhal açılması ve sivil kayıpların önüne geçilmesi yönündeki ısrarlı talepleri, İsrailli yetkililerden beklenmedik bir sertlikle karşılık buldu.
İsrailli mevkidaşlarının adeta masaya yumruklarını vurarak cevap verdiği iddia ediliyor. "Önceliğimiz terörle mücadeledir, Hamas'ın tamamen etkisiz hale getirilmesidir" şeklinde tepki gösterdiler. Blinken'ın sakinleştirici diline rağmen, odadaki gerginlik hissedilir düzeydeymiş.
Peki Ya Sonrası?
Görüşme sonrası yapılan resmi açıklamalar her zamanki gibi "yararlı ve yapıcı" oldu. Fakat işin aslı, kapılar kapandığında yaşananların diplomatik teamüllerin oldukça dışına çıktığı yönünde. Washington yönetimi, İsrail'e olan koşulsuz desteğini sürdürse de, artan sivil kayıplar ve uluslararası baskılar nedeniyle açmazda.
Öte yandan, Senatör Marco Rubio gibi isimlerden gelen açıklamalar da durumu daha da ilginç bir hale getiriyor. Rubio, Blinken'ın İsrail'e yaptığı bu ziyareti "zaman kaybı" olarak nitelendirerek, Beyaz Saray'ın politikalarını eleştirmekten çekinmedi. "İsrail, kendi güvenliğini sağlamak zorundadır ve biz onların yanında olmalıyız" diyerek adeta mevcut yönetimin politikalarını topa tuttu.
Bu durum, ABD iç politikasında da derin bir ayrışmayı gözler önüne seriyor. Cumhuriyetçiler, İsrail'e daha sert bir destek verilmesini talep ederken, Biden yönetimi çok daha dengeli bir dil tutturmaya çalışıyor. Bu ikilemin Ortadoğu'da nasıl sonuçlar doğuracağını ise zaman gösterecek.
Kısacası, Tel Aviv'deki bu yüksek gerilimli buluşma, iki müttefik arasındaki ilişkilerin sanılandan daha kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlattı. İnsani endişelerle güvenlik kaygıları arasında sıkışıp kalan diplomasi, çözüm üretmekte zorlanıyor. Ortadoğu'daki bu ateş çemberinde, bir sonraki kıvılcımın nereden çıkacağını kimse tahmin edemiyor.