Ortadoğu'nun kanayan yarası Gazze'ye dair gerçekler, AK Parti'den üst düzey bir heyetin sınır ziyaretiyle bir kez daha gözler önüne serildi. Mısır'ın başkenti Kahire'deki diplomatik temasların ardından heyet, adeta insanlık dramının yaşandığı sınıra doğru hareket etti.
Heyette kimler yoktu ki? AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Efkan Âlâ, Parti Sözcüsü ve Adıyaman Milletvekili Ömer Çelik, İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım ve Harun Karaca... İsimler önemliydi elbette ama asıl önemli olan bu ziyaretin taşıdığı anlamdı.
Sınırda Yaşanan İnsanlık Dramı
Rafah Sınır Kapısı'na yapılan ziyaret, kelimenin tam anlamıyla iç burkucuydu. Yardım kamyonlarının bekletildiği, insani ihtiyaçların siyasi hesaplara kurban edildiği o noktada, yaşananların vahameti tüm çıplaklığıyla ortadaydı. Âlâ'nın ifadesiyle, "Dünya bu vahşeti görüyor ama sessiz kalıyor."
Peki neler oluyordu sınırdaki insanlara? Temel insan haklarından mahrum bırakılmış, açlık ve hastalıkla mücadele eden bir halk... Uluslararası toplumun gözü önünde yaşanan bu trajedi, aslında modern dünyanın ne kadar acımasız olabildiğinin de bir göstergesiydi.
Diplomatik Çağrılar ve Sert Tepkiler
Heyetin ziyareti sırasında yaptığı açıklamalar, adeta bir uyanış çağrısı niteliğindeydi. Ömer Çelik'in dediği gibi, "Bölgede insani yardımların önündeki engeller derhal kaldırılmalı." Bu kadar net, bu kadar acil bir çözüm gerekiyordu.
Türkiye'nin bölgedeki insani diplomasi çabaları ise takdirle karşılanıyordu. Mısırlı yetkililerle yapılan görüşmelerde, iki ülke arasındaki iş birliğinin önemi vurgulandı. Zira bölgedeki krizlere çözüm üretmek, ancak güçlü uluslararası iş birlikleriyle mümkün olabilirdi.
Şamil Ayrım'ın sözleri ise durumun vahametini özetler nitelikteydi: "İsrail'in Gazze'de yürüttüğü operasyonlar, insanlık suçuna dönüşmüş durumda." Bu kadar sert ifadeler, ancak yaşananların dayanılmaz boyutlara ulaştığını gösteriyordu.
Uluslararası Topluma Sessiz Çığlık
AK Parti heyetinin bu ziyareti, aslında tüm dünyaya bir mesaj niteliği taşıyordu. İnsani krizler karşısında tarafsız kalmanın, aslında zalimlerin yanında yer almak anlamına geldiği gerçeği bir kez daha vurgulandı.
Türkiye'nin bölgedeki aktif ve insani diplomasi anlayışı, bu anlamda takdir topluyordu. Bölge ülkeleriyle koordineli çalışmalar, insani yardımların zamanında ulaştırılması için hayati önem taşıyordu.
Sonuç olarak, bu ziyaret sadece bir siyasi hamle olmanın ötesinde, insanlığın ortak vicdanına yapılan bir çağrıydı. Dünya liderlerinin bu çağrıya kulak vermesi ise Gazze'deki masum insanların hayatta kalması için son derece önemliydi.
