Bakü'deki bir otelde düzenlenen etkinlik adeta bir bayram havasında geçti. Salonda iki ülkenin bayraklarının yan yana dalgalanması ise her şeyi anlatmaya yetiyordu doğrusu.
Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Elnur Mammadov'un sözleri hâlâ kulaklarda yankılanıyor: "Türkiye'nin elde ettiği her başarıya, kendi başarımız gibi seviniyoruz." Bu cümle, iki halkın nasıl tek yürek olduğunu anlatmaya yetiyor aslında.
Kardeşliğin 102 Yıllık Yolculuğu
Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi Cahit Bağcı'nın yüzündeki gurur ifadesi görülmeye değerdi. "Bir millet, iki devlet" sözünün artık ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha hatırlattı konuklara. Gerçekten de öyle değil mi? Aynı dili konuşan, aynı kaderi paylaşan iki halk...
Resepsiyon sırasında ilginç bir an yaşandı. Protokol konuşmaları bittikten sonra, salonda kendiliğinden başlayan bir alkış tufanı... İnsanların gözlerindeki o sıcaklığı anlatmak kelimelerle mümkün değil.
Geleceğe Umutla Bakmak
Şimdi düşünüyorum da - bu tür organizasyonlar sadece birer tören değil aslında. İki ülke arasındaki o görünmez bağları güçlendiren, gelecek nesillere aktarılacak bir miras adeta.
Etnik müzikler eşliğinde devam eden resepsiyonda, konukların samimi sohbetleri dikkat çekiciydi. Diplomasinin resmi dilinden sıyrılıp, yüreklerin konuştuğu bir buluşma oldu desek yanlış olmaz.
Bir Azeri diplomatın dediği gibi: "Biz aynı ağacın dallarıyız." Bu kadar basit, bu kadar derin. İşte o yüzden Türkiye'nin her adımı Azerbaycan'da büyük bir heyecanla takip ediliyor. Spor başarılarından, bilimsel atılımlara kadar her şey...
Akşamın ilerleyen saatlerinde bile coşkunun dinmemesi ise her şeyi anlatıyor aslında. Kardeşlik işte böyle bir şey - kutlamak için bahane aramıyorsun, sadece bir arada olmak yetiyor.