Ankara'da diplomasi tarihine geçecek nitelikte bir görüşme yaşandı bugün. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, tam da bölgedeki gerilimlerin tırmandığı bu kritik dönemde Hamas'ın üst düzey isimleriyle bir araya geldi. Görüşme, Türkiye'nin bölge diplomasisindeki aktif rolünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Aslında olay şöyle gelişti: Hamas Siyasi Büro Üyesi Musa Ebu Marzuk başkanlığındaki heyet, Dışişleri Bakanlığı'na resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Görüşme -belki de beklenenden daha uzun sürdü- tam iki saati aşkın bir süre devam etti. Bu süre bile aslında meselelerin ne kadar derinlemesine ele alındığının bir göstergesi sayılabilir.
Görüşmenin Gölgesinde Neler Konuşuldu?
İşin ilginç yanı, tarafların sadece güncel krizi değil, çok daha geniş bir perspektifle meselelere baktığıydı. Filistin meselesinin tüm boyutları masaya yatırıldı. Bölgedeki insani durumun vahameti özellikle vurgulandı. Sanki her iki taraf da 'acil çözüm' arayışındaydı.
Fidan'ın bu hamlesi aslında Türkiye'nin bölgedeki denge politikasının da bir yansıması. Bir yandan İsrail'le ilişkileri normalleştirme çabası, diğer yandan Filistin davasına verilen geleneksel destek... Bu ikilemin ortasında yürütülen hassas bir diplomasi dansı adeta.
İnsani Kriz ve Acil Çözüm Arayışları
Görüşmede en çok üzerinde durulan konulardan biri -tahmin edeceğiniz gibi- insani yardım meselesi oldu. Gazze'deki durumun 'içler acısı' olduğu vurgulandı. Bölgeye insani yardımların ulaştırılması için yapılan çalışmalar ele alındı. Türkiye'nin bu konudaki kararlılığı bir kez daha teyit edildi.
Şunu söylemeden geçemeyeceğim: Bu görüşme sadece siyasi değil, aynı zamanda ahlaki bir duruşun da ifadesiydi. İnsani krizlere kayıtsız kalmamanın, diplomasinin sadece devletler arası ilişkilerden ibaret olmadığının göstergesi.
Türkiye'nin Bölge Diplomasisindeki Rolü
Türkiye son dönemde -belki de uzun zamandır görülmeyen bir şekilde- bölge diplomasisinde aktif rol almaya başladı. Bu görüşme de aslında bu stratejinin bir parçası. Ankara, hem Hamas hem de diğer bölgesel aktörlerle ilişkilerini yönetirken oldukça 'ince' bir çizgide yürüyor.
Peki ne olacak şimdi? Bu görüşmeler bir sonuç getirecek mi? Aslında kimse sihirli değnek beklememeli. Diplomasi sabır işi, biliyorsunuz. Ama en azından diyalog kanallarının açık tutulması bile başlı başına önemli bir kazanım.
Görünen o ki Türkiye, bölgede 'arabulucu' kimliğini daha da güçlendirmeye kararlı. Bu görüşme de aslında bu stratejinin somut bir yansıması. Önümüzdeki günlerde başka sürpriz diplomasi hamleleri de görebiliriz - kim bilir?