Dünya, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın attığı son barış adımını konuşuyor. Evet, yanlış duymadınız - küresel diplomasi sahnesinde yankılanan bu hamle, farklı coğrafyalardan farklı tepkilerle karşılanıyor.
Kimileri bu adımı 'tarihi' diye nitelendirirken, kimileri ise -ne yazık ki- hala memnuniyetsizliklerini dile getiriyor. Sanki bazılarına barışı bile beğendirmek mümkün değilmiş gibi geliyor insana. Düşünsenize, barış gibi evrensel bir değer bile bazı çevrelerde tam anlamıyla karşılık bulamıyor.
Uluslararası Basında Yansımalar
Yabancı medya kuruluşları, Erdoğan'ın bu hamlesini geniş şekilde sayfalarına taşıdı. Kimi analistler 'beklenmedik bir diplomatik manevra' derken, kimi uzmanlar 'bölgesel dengeleri değiştirebilecek bir adım' yorumunu yapıyor. Gerçek şu ki, Türkiye'nin bu hamlesi uluslararası ilişkilerdeki yerini bir kez daha gözler önüne serdi.
Öte yandan, eleştiri oklarını her daim hazır bekleyen bazı çevrelerin sesleri de duyulmuyor değil. Sanki dünyanın en mükemmel barış planını sunsanız bile, bu kesimler mutlaka bir kusur bulacaklar. İnsan ister istemez düşünüyor - acaba bu memnuniyetsizlik, barışın kendisinden mi kaynaklanıyor, yoksa barışı sağlayan taraftan mı?
Zorlu Diplomasi Yolları
Diplomasi denen şey -biliyorsunuz- ince bir sanat. Bazen en karmaşık bulmacaları çözmek gibi. Türkiye'nin attığı bu adım, işte tam da böyle bir bulmacanın parçalarını yerine oturtmaya çalışıyor. Fakat görünen o ki, herkes bu çabayı takdir etmek istemiyor.
Belki de mesele şu: Bazı çevreler için sürekli eleştiri odağı olmak, yapıcı çözümler üretmekten daha kolay geliyor. Oysa barış, herkesin ortak çabasını gerektirir. Tek taraflı iyi niyetle sürdürülebilir bir barış sağlanamaz - bu, tarihin bize öğrettiği acı bir gerçek.
Sonuç olarak, Türkiye'nin bu barış hamlesi küresel arenada tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor. Kim bilir, belki zamanla en şiddetli eleştirenler bile bu çabaların değerini anlayacaklar. Ya da anlamayacaklar - ki bu da pek şaşırtıcı olmaz aslında.
