
Ankara'da bugün gerçekleşen ve oldukça önemli diplomatik temaslardan biri olarak kayıtlara geçen buluşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Müslüman Âlimler Birliği heyetini ağırladı. Görüşme, tam da Ortadoğu'daki gerilimlerin tırmandığı bir döneme denk gelmesi açısından son derece manidardı.
Şu bir gerçek ki, İslam coğrafyasının içinden geçtiği bu zorlu süreçte âlimlerin rolü her zamankinden daha kritik. Nitekim Cumhurbaşkanı da bu buluşmada, Türkiye'nin bölgedeki barış ve istikrar çabalarına vurgu yaparak aslında uluslararası arenada nasıl aktif bir diplomasi yürüttüğünü bir kez daha gösterdi.
Görüşmede Neler Konuşuldu?
Toplantıda masaya yatırılan konular oldukça kapsamlıydı. Filistin meselesinden başlayıp Suriye'deki insani krize uzanan, hatta Afrika'daki Müslüman toplulukların sorunlarına kadar geniş bir yelpazede fikir alışverişinde bulunulduğu öğrenildi.
Heyetin lideri konumundaki isimler, Erdoğan'a hem teşekkürlerini ilettiler hem de Türkiye'nin son dönemdeki duruşunun İslam dünyası için ne kadar değerli olduğunu özellikle vurguladılar. Kimilerine göre bu, sıradan bir nezaket ziyaretinden çok daha ötesiydi.
Öte yandan, görüşmenin bir diğer dikkat çeken boyutu ise âlimlerin Türkiye'nin bölgesel politikalarına verdikleri destek oldu. Bu desteğin altı çizilirken, aslında Ankara'nın son yıllarda yalnızca siyasi değil, aynı zamanda dini ve kültürel bir merkez haline geldiği de bir kez daha anlaşılmış oldu.
Sonuç ve İleriye Dair Mesajlar
Görüşmenin ardından yapılan kısa açıklamalarda taraflar, iş birliğinin artarak devam edeceği yönünde mutabakata vardıklarını belirttiler. Önümüzdeki dönemde hem ikili ilişkilerin hem de çok taraflı projelerin masada olacağı aşikâr.
Peki, bundan sonra ne olacak? Şahsen, bu tür buluşmaların sembolik olmanın ötesinde, somut adımlara dönüşeceğine inanıyorum. Zira hem Türkiye hem de İslam dünyası, küresel ölçekte daha güçlü bir dayanışmaya ihtiyaç duyuyor.
Ankara'da bugünkü buluşma, işte tam da bu dayanışmanın ne denli hayati olduğunu bir kez daha hatırlattı. Umarım, bu tür diyaloglar sadece protokol gereği yapılan görüşmeler olarak kalmaz, aksine yeni kapılar açar.