Tam da dünyanın gözünün Ortadoğu'ya çevrildiği bu günlerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan herkesin kulak kesileceği bir açıklama geldi. Filistin davası konusunda Türkiye'nin pozisyonunu netleştiren açıklamalar, adeta uluslararası arenada yankılanacak türden.
Şunu açıkça ifade etmek gerekirse - bizim için Filistin meselesi sıradan bir dış politika konusu değil. İnsanlık vicdanının sınavı bu. Erdoğan'ın da altını çizdiği gibi, bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar yılmadan çalışmaya devam edeceğiz.
Mücadele Tüm Hızıyla Sürüyor
Uluslararası platformlarda yürütülen diplomatik faaliyetler gerçekten yoğun. Türkiye olarak sadece sözle yetinmiyor, somut adımlar atıyoruz. Bu konuda kararlılığımız tam. Zaten Erdoğan'ın konuşmasındaki o keskin vurgu, her şeyi anlatıyor aslında.
Düşünsenize - onlarca yıldır devam eden bu mücadelenin içinde Türkiye hep aktif bir rol oynadı. Pasif izleyicilik bize göre değil. Bölgede kalıcı barışın tesisi için Filistin'in self-determinasyon hakkı olmazsa olmazımız.
Küresel Çağrılar ve Sessiz Kalınan Gerçekler
Aslında işin özü şu: Uluslararası toplum bir türlü adil bir çözüm için gereken iradeyi gösteremiyor. Çifte standartlar, siyasi çıkarlar derken Filistin halkının acıları katlanarak artıyor. Türkiye ise bu noktada vicdanın sesi olmaya devam ediyor.
Belki de en çarpıcı olan, Erdoğan'ın bu konudaki kişisel angajmanı. Sanki meselenin sadece devlet başkanı olarak değil, bir insan olarak da derinden etkilediği belli. O yüzden söylemleri o kadar samimi geliyor kulağa.
Son tahlilde şunu söyleyebiliriz: Türkiye'nin Filistin politikası rüzgâra göre yön değiştiren bir yaprak değil. Kökleri derinlerde, temelleri sağlam bir duruş bu. Ve görünen o ki, bu duruş en azından Türkiye Cumhuriyeti ayakta kaldığı sürece devam edecek.