Erdoğan ve Macron'dan Kritik Telefon Görüşmesi: İsrail'in Dizginlenmesi Gerekiyor!
Erdoğan-Macron Görüşmesi: İsrail'in Dizginlenmesi Vurgusu

Telefonun diğer ucundaki ses tanıdıktı. Fransa'nın lideri Emmanuel Macron'du ve havada hissedilen o tipik diplomatik gerilim vardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la yaptıkları bu görüşme, uluslararası arenada dalga dalga yayılacak türdendi.

Gündem mi? Ağırlıklı olarak İsrail'in son dönemdeki agresif politikalarıydı. İki lider de -şaşırtıcı olmayan bir şekilde- bu konudaki endişelerini paylaştı. Erdoğan'ın "İsrail'in dizginlenmesi şart" vurgusu, adeta odadaki filin altını çiziyordu.

Ortak Endişeler, Paralel Çözüm Arayışları

Görüşmede, İsrail'in Filistin topraklarında yürüttüğü operasyonların nasıl durdurulacağı masaya yatırıldı. İki taraf da bu saldırıların hem bölgesel istikrarı tehdit ettiğinde hem de insani krizi derinleştirdiğinde hemfikirdi. Öyle ya, bu yangını söndürmek için uluslararası toplumun daha fazla seyirci kalmaması gerekiyordu.

Macron'un da Erdoğan'ın da altını çizdiği nokta buydu: pasiflik, çözüm değil. Aksine, sorunun bir parçası haline gelmekti.

Diplomasinin Zarafeti ve Sert Gerçekler

Tabii ki görüşme sadece problemler etrafında dönmedi. İkili ilişkiler de ele alındı - Türkiye ve Fransa arasındaki bağların güçlendirilmesi gerektiği konusunda mutabık kalındı. Ekonomik, kültürel ve güvenlik iş birliklerinin artırılması... Tüm bunlar, iki ülkenin geleceği için hayati önem taşıyor.

Ancak asıl odak, Ortadoğu'daki yangına nasıl su taşınacağıydı. İsrail'in durdurulması, insani yardımların bölgeye ulaştırılması ve nihai bir barış sürecinin nasıl başlatılacağı... Bunlar, cevaplanması gereken en acil sorulardı.

Görüşmenin sonunda varılan nokta şuydu: diplomasi, sabır ve kararlılık gerektirir. Ve eğer Ortadoğu'da kalıcı bir barış istiyorsak, İsrail'in dizginlenmesinden başka çare yok.