Telefonun diğer ucundaki ses, Élysée Sarayı'ndan geliyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa mevkidaşı Emmanuel Macron'la gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde kritik mesajlar verdi. Görüşme tam 45 dakika sürdü - ki diplomasi dünyasında bu, oldukça uzun sayılır.
İki lider arasındaki diyaloğun merkezinde, şu sıralar dünyayı meşgul eden o yakıcı meseleler vardı. Biliyorsunuz, bölgemiz adeta bir barut fıçısına dönmüş durumda. Erdoğan, Türkiye'nin her zaman olduğu gibi yapıcı rolünü sürdürdüğünü bir kez daha hatırlattı.
Barış İçin Yeşil Işık
Aslında bakarsanız, Ankara'nın pozisyonu hiç değişmedi. "Barış görüşmeleri için masaya oturmaya hazırız" mesajı, son dönemde sık sık vurgulanan bir tema. Fakat bu kez, mesaj doğrudan Avrupa'nın önemli aktörlerinden birine iletilmiş oldu.
Macron tarafı ise - tahmin edeceğiniz üzere - Fransa'nın bilinen pozisyonlarını tekrarladı. Fakat şunu söylemeden geçemeyeceğim: Görüşmenin tonunun olumlu olduğu anlaşılıyor. En azından basına yansıyanlar öyle gösteriyor.
İkili İlişkilerde Yeni Sayfa
Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkiler, son yıllarda inişli çıkışlı bir seyir izledi. Kimi zaman gerilimler yaşandı, kimi zaman ise yumuşama emareleri görüldü. Bu telefon görüşmesi, ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açılması potansiyelini barındırıyor aslında.
Ekonomik iş birliği, güvenlik meseleleri ve bölgesel istikrar - tüm bu başlıklar masadaydı. Erdoğan'ın vurguladığı bir diğer önemli nokta ise terörle mücadele konusundaki kararlılık oldu. Bu, Türkiye'nin kırmızı çizgilerinden biri sonuçta.
Görüşmede ayrıca - kimilerine şaşırtıcı gelebilir - Ukrayna-Rusya savaşı da ele alındı. Türkiye'nin bu süreçteki arabuluculuk rolü, Avrupa'da takdirle karşılanıyor malum.
Diplomasinin Ritmi
Şunu söylemeliyim ki, uluslararası diplomasi dediğiniz şey aslında bir nevi dans etmek gibidir. Adımlar özenle atılır, ritim iyi ayarlanır ve partnerin hareketleri dikkatle izlenir. Bugünkü telefon görüşmesi de işte bu dansın yeni bir figürüydü adeta.
Peki sonraki adım ne olacak? Diplomatik kaynaklar, önümüzdeki dönemde üst düzey ziyaretlerin gündeme gelebileceğini fısıldıyor. Belki de Paris ya da Ankara'da yüz yüze görüşmeler gerçekleşir - kim bilir?
Son tahlilde, bugünkü görüşme uluslararası arenada Türkiye'nin etkin diplomasisinin bir yansıması olarak kayıtlara geçti. Barış için atılan her adım, en nihayetinde hepimizin yararına sonuçlanır çünkü.
