Ankara'daki ofisinde derin bir nefes alıp, pencereden şehrin ışıklarına bakarken düşünüyordu. Dünya siyasetinin en çetrefilli dengelerinden birinde, adeta bir bıçak sırtında yürümek zorundaydı. Ve işte yine önemli bir görüşme arefesindeydi.
Tam da bu sırada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile gerçekleştireceği telefon görüşmesi gündeme oturdu. Görüşme öncesi, o meşhur S-400 konusunun masaya yatırılacağı konuşuluyordu. Sanki havada elektrik vardı, herkes bu diplomatik hamlenin sonucunu merakla bekliyordu.
"Bu Konuda Netice Almak İstiyoruz"
Erdoğan'ın sözleri netti: "S-400'ler konusunda iyi bir görüşme yapmayı umuyorum." Bu cümle, aslında yıllardır süren bir meseleye dair beklentileri özetliyordu. Rusya'dan alınan bu hava savunma sistemleri, Türkiye'nin savunma sanayindeki bağımsızlık arayışının simgesi haline gelmişti adeta.
Washington'dan Brüksel'e kadar pek çok başkentte bu konu hakkında fısıltılar dolaşıyor. Kimileri bunu Türkiye'nin Batı ittifakından uzaklaşması olarak yorumlarken, kimileri de haklı bir egemenlik talebi olarak görüyor. Aslında mesele sandığımızdan daha derin - bir ülkenin kendi güvenliğini sağlama iradesiyle ilgili.
Diplomasinin İnce Dengesi
Netanyahu tarafına bakacak olursak... İsrail de kendi güvenlik endişeleriyle boğuşuyor. Bölgedeki gerilimler, her iki ülkeyi de dikkatli adımlar atmaya zorluyor. Bu görüşme, iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrini belirleyebilecek potansiyele sahip.
Düşünsenize, Ortadoğu'nun bu iki güçlü aktörü, hem bölgesel meseleleri hem de savunma işbirliği imkanlarını konuşacak. Ve S-400'ler, bu pazarlığın tam merkezinde yer alıyor. Belki de her şey, tarafların birbirinin kaygılarını ne kadar anlayabildiğine bağlı.
Görüşme öncesi Ankara'daki hava nasıl derseniz? Beklenti ve temkinlilik iç içe geçmiş durumda. Diplomatik kaynaklar, her iki liderin de konuyu yapıcı bir şekilde ele alacağını düşünüyor - en azından öyle umuyorlar.
Peki Ya Sonrası?
Bu görüşmeden ne çıkacak? Kimse kesin bir şey söyleyemez tabii. Diplomasi, bazen satranç oynamak gibi - hamlelerin sonuçları hemen belli olmuyor. Ancak şu kadarını söyleyebilirim: Türkiye'nin savunma alanındaki kararlılığı, bu görüşmede kendini hissettirecek.
Son tahlilde, Erdoğan'ın "iyi bir görüşme" beklentisi, aslında tüm bölgenin ortak arzusunu yansıtıyor belki de. Daha istikrarlı, daha güvenli bir Ortadoğu için atılacak her olumlu adım, hepimizin yararına.
Görüşme sonrası açıklamaları hep birlikte takip edeceğiz. Umarım beklentiler boşa çıkmaz ve somut adımlar atılabilir. Çünkü bölgemizdeki gerilimlere çözüm arayışları, tam da bu tür diyaloglarla başlıyor.