Erdoğan'dan Çarpıcı Açıklama: 'Savaşın Kazananı, Adil Barışın Kaybedeni Olmaz!'
Erdoğan: Savaşın Kazananı, Adil Barışın Kaybedeni Olmaz

New York'taki o kalabalık salonda, mikrofona yaklaşırken her zamankinden daha ağır bir sorumluluk hissediyordu. Dünya liderlerinin bakışları üzerindeydi. Ve sonra, o unutulmaz cümleler döküldü:

"Savaşın galibi yoktur aslında—adil bir barışın da mağlubu olmamalı." İşte Recep Tayyip Erdoğan'dan, Birleşmiş Milletler'in 78. Genel Kurulu'na damga vuran o çarpıcı çıkış.

Küresel Çağrı: Adaletsizliğe Son!

Konuşmasının merkezine oturttuğu şey, bugün dünyayı saran o yakıcı adaletsizlikti. Şöyle diyordu: "Dünya beşten büyüktür" sözünü hatırlatarak, uluslararası kurumların yapısındaki çarpıklığa bir kez daha parmak bastı. Ve insani krizler? Onlara değinmemek olmazdı. Özellikle, Müslüman Rohingyaların maruz kaldığı zulme vurgu yaparak, dünyanın bu acılara kayıtsız kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Suriye'deki iç savaşın yarattığı yıkım, Filistin'deki ölümler, Afrika'daki açlık... Tüm bu meseleler, onun konuşmasında can buldu. Erdoğan'ın sesi, bazen bir uyarı gibi gürlerken, bazen de yalvaran bir tonla yükseldi. "Artık bu krizlere kalıcı çözümler bulmanın zamanı geldi" derken, aslında hepimize bir görev veriyordu.

İklim Değişikliği ve Terörle Mücadele

Gündem sadece savaşlar değildi elbette. İklim değişikliği—dünyanın geleceğini tehdit eden o sessiz katil—konuşmasında önemli bir yer tuttu. Zengin ülkeleri, bu konuda daha fazla sorumluluk almaya çağırdı. Sanki, "Dünya hepimizin, lütfen sahip çıkalım" der gibiydi.

Terör örgütlerine gelince... YPG/PKK ve FETÖ gibi yapıların küresel barışı nasıl tehdit ettiğini anlatırken, sesindeki o kararlı ton her şeyi anlatmaya yetiyordu. "Bu gruplarla mücadele, hepimizin ortak görevi" mesajı, salondaki herkese ulaştı.

Sonuç olarak, Erdoğan'ın bu konuşması sadece bir liderin sözleri değil, aynı zamanda insanlığa yapılan bir çağrıydı. Daha adil, daha barış dolu bir dünya için atılması gereken adımları hatırlatan, unutulmayacak bir konuşma.