
Dünya sahnesinde yankılanan o ses yine aynı kararlılıkla çınlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in son dönemdeki saldırılarına dair düşüncelerini hiçbir diplomasi perdesi arkasına sakınmadan dile getirdi. Ve işte o tarihi anda, her kelimesi adeta çelikten bir iradeyi yansıtıyordu.
"Bu saldırılar insanlık onuruna yapılmış bir hakarettir" diye haykırdı Erdoğan, gözlerindeki o tanıdık ateşle. Sadece kınamakla yetinmedi; uluslararası toplumu da derhal harekete geçmeye çağırdı. Çünkü sessiz kalmanın, zulme ortak olmakla eşdeğer olduğunu biliyordu.
Küresel Sessizliği Parçalayan Ses
Ortadoğu'da kan durmak bilmiyor. Her geçen gün yeni bir trajedi, yeni bir acı. Erdoğan'ın dediği gibi, İsrail'in bu son hamleleri hiçbir şekilde meşru müdafaa sınırları içinde değerlendirilemez. Aksine, açık bir insanlık suçu.
Peki ya uluslararası toplum? Neden hâlâ bu kadar sessiz? Erdoğan'ın bu çağrısı, aslında hepimizin vicdanına hitap ediyor. Belki de artık gerçek anlamda bir duruş sergilemenin zamanı geldi.
Hedefler Asla Gerçekleşmeyecek
Erdoğan'ın o meşhur cümlesi her şeyi özetliyor aslında: "Hedeflerine asla ulaşamayacaklar." Bu sadece bir siyasi söylem değil, aynı zamanda bir gerçeklik vurgusu. Çünkü tarih gösterdi ki, zulüm hiçbir zaman kalıcı olamaz.
İnsanlık tarihi, en karanlık dönemlerin bile sona erdiğine şahitlik etmiştir. Bugün yaşananlar da elbet bir gün son bulacak. Ancak bu süreçte dünya liderlerinin tutumu kritik önem taşıyor. Erdoğan'ın bu çıkışı, belki de diğer liderlere ilham olur kim bilir?
Sonuç olarak, Türkiye'nin bu konudaki duruşu net ve tavizsiz. Erdoğan'ın sözleri sadece bir kınama değil, aynı zamanda insanlığa bir çağrı. Umuyoruz ki bu ses, gerekli yankıyı bulur ve bu anlamsız şiddet bir an önce son bulur.