
New York'taki görüşme odasında gerilim neredeyse elle tutulacak kadar yoğundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski ABD Başkanı Donald Trump'la yaptığı o kritik buluşma, diplomasi dünyasında beklenmedik dalgalar yarattı. Ve bu dalgalar en çok Atina ile Tel Aviv kıyılarına vurdu.
Kim derdi ki bir öğleden sonra görüşmesi bu kadar ses getirecek? Öyle ya, görünürde sıradan bir diplomatik temas gibi duruyordu. Ama işte diplomasinin büyüsü de burada zaten - yüzeyin altında her zaman daha derin akıntılar gizlidir.
Yunanistan'da Tedirginlik Hissi
Atina'daki ofislerde sanki hava birden ağırlaştı. Erdoğan-Trump görüşmesinin detayları sızdıkça, Yunan yetkililerin kaşları iyice çatıldı. Çünkü bu buluşma sadece iki liderin bir araya gelmesinden çok daha fazlasını ifade ediyordu.
Ege'nin iki yakasındaki bu gergin bekleyiş, aslında bölgesel dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yunan medyası ise haberi manşetlerden verirken, kelimeleri özenle seçiyordu - her cümle adeta bir satranç hamlesi kadar hesaplıydı.
İsrail'in İç Hesapları
Tel Aviv'de durum pek farklı değil. İsrailli diplomatlar için bu görüşme, önümüzdeki dönemin adeta bir provası gibi. Trump'ın olası bir dönüş ihtimali, bölgedeki tüm denklemleri baştan yazabilirdi çünkü.
Ortadoğu'nun bu karmaşık labirentinde, her hamle bir sonrakini belirliyor. Ve Erdoğan-Trump görüşmesi, bu labirentte yeni kapılar açabilecek nitelikte. İsrailli analistler şimdiden farklı senaryolar üzerinde çalışıyor - kimisi ihtiyatlı iyimser, kimisi ise derin endişeler taşıyor.
Peki ya Ankara'dan gelen sesler? Resmi açıklamalar her zamanki gibi dengeli ve ölçülü. Ama diplomasinin perde arkasında neler döndüğünü tahmin etmek zor değil. Görüşmenin teknik detaylarından ziyade, yarattığı psikolojik etki çok daha önemli çünkü.
Uluslararası Arenada Yansımalar
Brüksel'den Moskova'ya, Pekin'den Londra'ya kadar pek çok başkentte bu görüşme dikkatle izlendi. Kimi çevreler 'yeni bir sayfa' yorumları yaparken, kimi uzmanlar ise 'eski defterlerin açılması' riskine dikkat çekiyor.
Aslında mesele sadece iki lider arasındaki diyalog değil. Bu buluşma, küresel güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir dönemde, Türkiye'nin uluslararası arenadaki pozisyonunun da net bir göstergesi. Ve tabii ki komşu ülkelerin bu pozisyona vereceği tepkiler...
Sonuç olarak, New York'ta yaşananlar sadece bir görüşmeden ibaret değil. Adeta diplomatik bir depremin ilk sarsıntıları gibi. Atina ve Tel Aviv'deki endişe ise, bu sarsıntıların ne kadar güçlü hissedildiğinin kanıtı.
Önümüzdeki günlerde daha netleşecek her şey. Ama şimdiden anlaşılıyor ki: diplomasi masasında oynanan bu oyun, bölgenin geleceğini derinden etkileyecek.