Uluslararası diplomasinin bazen en sıradan anları, en çok konuşulanları olabiliyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'yle yaptığı görüşmedeki samimi tavrı, tam da böyle bir etki yarattı.
Odaya girip de masaya oturduklarında, Erdoğan'ın dikkatini çeken ilk şeylerden biri, Meloni'nin sigara içme alışkanlığı oldu. Belki de bir baba şefkatiyle, belki de tecrübeli bir devlet adamı olarak -kim bilir- ama şunu söyleyebilirim ki, hiç beklenmedik bir anda, tam da protokolün katı kurallarının arasında, insani bir dokunuş yaptı.
"Sigara içmeyin" dedi, hem de öyle resmi bir tonla değil, samimi bir tavsiye havasında. "Sağlığınız için hiç iyi değil." İtiraf etmeliyim, böyle bir uyarıyı iki lider arasındaki görüşmede duymak gerçekten sıra dışı.
Tepkiler ve Yankılar
Bu küçük ama anlamlı diyaloğun sosyal medyada yarattığı etki ise tam anlamıyla fırtına gibiydi. Kimileri Erdoğan'ın bu davranışını "dostane ve koruyucu" bulurken, bazı çevreler -elbette- eleştirmek için fırsat kolladı. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim: Günümüzün soğuk ve mesafeli diplomasi dünyasında, böyle insani dokunuşlar aslında ne kadar da özleniyor.
Meloni'nin nasıl tepki verdiğine gelirsek -işte burada işler biraz daha ilginçleşiyor. İtalyan medyası, Başbakan'ın bu uyarıyı oldukça olgunlukla karşıladığını yazdı. Hatta bazı kaynaklar, kendisinin bu tavsiyeyi dikkate aldığını bile iddia etti. Doğru mu? Zaman gösterecek.
Diplomasinin İnce Çizgisi
Aslında bu küçük anekdot, uluslararası ilişkilerdeki dengeyi anlamak açısından oldukça öğretici. Bir yanda resmiyet ve protokol kuralları, diğer yanda insani dokunuşlar... Erdoğan'ın bu hamlesi, işte tam da bu ince çizgide nasıl yürüneceğine dair adeta bir master dersi niteliğindeydi.
Düşünsenize - iki ülke arasındaki ticari anlaşmalar, siyasi müzakereler, güvenlik işbirlikleri... Tüm bu ağır konuların arasında, bir insanın diğerinin sağlığıyla ilgilenmesi. Bana sorarsanız, diplomasinin özünde insan ilişkileri yatmıyor mu zaten?
Sonuç olarak, bu görüşme bize şunu gösterdi: Liderler de sonuçta insan. Ve bazen en ciddi görüşmelerin arasında bile, insani duygular kendini gösterebiliyor. Erdoğan'ın bu samimi tavrı, belki de birçok resmi temasın ötesine geçerek, iki ülke arasındaki ilişkilere farklı bir boyut kazandırdı.
Peki ya sizce? Diplomaside böyle kişisel dokunuşlar gereksiz mi, yoksa ilişkileri güçlendiren bir unsur mu? Cevabı herkesin kendi içinde araması gereken bir soru bu. Ama şunu söyleyebilirim ki, insanlık tarihi boyunca en kalıcı anlaşmalar, genellikle samimi ilişkiler üzerine kurulmuştur.