
Kalemini tarihe batıran o an... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filipinler'in güneyindeki Moro halkına hitaben öyle bir mektup kaleme aldı ki, diplomatik teamüllerin soğukluğundan uzak, yüreklerin sesiyle yazılmıştı adeta.
Mektup, Türkiye'nin Manila Büyükelçiliği'nin resmi sosyal medya hesabından dünyaya duyurulduğunda, her satırında sıcak bir nefes hissettirdi insan. Sanki bir devlet başkanından ziyade, uzak diyarlardaki dertdaş bir kardeşin samimi sözleriydi okunan.
Geçmişten Gelen O Güçlü Bağ
Erdoğan'ın satır aralarında, Osmanlı'nın o topraklara uzanan kadim ilişkilerinin izleri vardı. Moro halkının asırlardır süren mücadelesine, Türkiye'nin her daim şahit olduğunu vurguluyor, bu dayanışmanın artarak devam edeceğinin altını çiziyordu.
Barış ve refah yolundaki o zorlu mücadelelerde –kim bilir kaç nesildir sürüyor– Türkiye'nin yanlarında olmaya devam edeceğini belirten Cumhurbaşkanı, bu desteğin sadece siyasi değil, insani bir borç olduğunu hissettiriyordu satırlarıyla.
Yarınlara Umutla Bakmak
Mektubun belki de en çarpıcı yanı, geleceğe dair o umut dolu bakışıydı. İlişkilerin daha da güçleneceğine, bu ebedi kardeşlik bağının hiçbir siyasi rüzgârın önünde eğilmeyeceğine dair sözler, inançla karışık bir temenniyi anımsatıyordu.
Ve o son cümleler... Moro halkının mutluluğunun, Türkiye'nin de mutluluğu olduğunu söylerken, yalnız olmadıklarını bir kez daha hatırlatıyordu dünyaya. İşte bu, gerçek diplomasinin ta kendisi değil mi?