Dünya liderleri kürsüde söz alırken, Recep Tayyip Erdoğan'ın ses tonundaki o kararlı vurgu her zamanki gibi dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Sanki mikrofonlar bile onun her kelimesini daha derinden duyurmak için çaba sarf ediyordu.
"Böyle gitmez" diye başladı konuşmasına, "Bu küresel adaletsizlik sürdürülebilir değil." Cümleler art arda sıralanırken, salondaki diplomatların daha dik oturduklarını hayal etmek zor değildi.
Küresel Sistem Eleştirisi: "Değişim Zamanı"
Erdoğan'ın üzerinde özellikle durduğu konu, mevcut uluslararası sistemin çarpıklıkları oldu. "Bir avuç ülkenin dünyanın kaderini belirlediği bu düzende radikal bir değişim şart" diyerek adeta zirvenin gizli gündemini açığa çıkardı.
Ve sonra o çarpıcı cümle: "Hep birlikte çalışmazsak, hepimiz batarız." Bu kadar net, bu kadar yalın.
Türkiye'nin Bölgesel Rolüne Vurgu
Konuşmanın belki de en dikkat çekici kısmı, Türkiye'nin bölgedeki yapıcı rolüne yapılan vurguydu. "Biz köprü değiliz, merkeziz" derken aslında yıllardır süregelen bir anlatıyı da tersine çeviriyordu.
Aslında bakarsanız, bu sadece bir liderin konuşması değil, bir ülkenin küresel pozisyonlanışının yeniden deklarasyonuydu.
Ekonomik İş Birliği Çağrısı
Finansal konulara gelince... Erdoğan'ın kelimeleri daha da keskinleşti. "Ticaret savaşlarıyla kimse kazançlı çıkmaz" uyarısı, salondaki tüm delegelerin not alması gereken türdendi.
Ve şu cümleler herkesin kulağına küpe olmalı: "Korumacılık değil, iş birliği. Tek taraflılık değil, çok taraflılık."
Zirveden Yansıyanlar
Sanghay'daki bu buluşma, aslında dünya politikasının geleceği hakkında oldukça net sinyaller veriyor. Erdoğan'ın konuşması ise Türkiye'nin bu gelecekteki iddialı pozisyonunu gözler önüne serdi.
Sonuç olarak? Diplomasi masasında söylenen her söz bir hamle aslında. Ve bugünkü hamleler, yarının dünya düzenini şekillendirecek.
