New York'tan Washington'a Diplomasi Fırtınası: Erdoğan'ın ABD Ziyareti Neden Konuşuluyor?
Erdoğan'ın ABD Ziyareti: Diplomaside Yeni Sayfa

New York'un o meşhur gökdelenleri arasında bu kez farklı bir enerji vardı adeta. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için gerçekleştirdiği ziyaret, sıradan bir diplomatik temasın çok ötesine geçti desem yeri.

Aslında işin özü şu: Türkiye, küresel arenada son dönemde attığı adımlarla zaten dikkatleri üzerine çekiyordu. Ama bu seferki, diplomasi tarihine not düşülecek türden bir performans oldu gerçekten.

BM Kürsüsünden Yükselen Güçlü Ses

O genel kurul salonunda konuşan isimler arasında Erdoğan'ın çıkışı gerçekten farklıydı. Şöyle düşünün: Kürsüde sadece devlet başkanı konuşmuyor, aynı zamanda bölgesel dengeleri derinden etkileyen bir vizyoner de söz alıyordu. Filistin meselesinden küresel adalete, enerji güvenliğinden terörle mücadeleye kadar uzanan o konuşma, aslında Türkiye'nin artık nasıl bir oyuncu olduğunun da resmiydi.

İkili görüşmelerde ise işin rengi iyice değişti. Joe Biden'la olan temaslar -kelimenin tam anlamıyla- stratejik ortaklığın yeni bir evresinin habercisi gibiydi. İki lider arasındaki diyalog, sadece protokol gereği yapılan bir görüşmenin çok ötesine geçmişti anlayacağınız.

Washington'a Uzanan Yol

New York'taki temasların ardından Washington'a uzanan süreçte işler iyice ilginç bir hal aldı. Beyaz Saray'daki görüşmelerde masaya yatırılan konulara baktığımızda: Savunma sanayii işbirliği, F-35 krizi, S-400 meselesi, Suriye dosyası ve tabii ki ekonomik işbirliği...

Ancak asıl mesele şuydu: Türkiye, bu ziyaretle adeta "Ben buradayım ve küresel denklemde vazgeçilmez bir aktörüm" mesajını verdi. Öyle ki, Washington'daki diplomatik çevrelerde bile "Türkiye'siz bir Ortadoğu denklemi artık mümkün değil" yorumları dolaşıyordu.

  • Ekonomiden güvenliğe uzanan kapsamlı işbirliği
  • Terörle mücadelede ortak stratejiler
  • Enerji koridorlarındaki Türkiye faktörü
  • Bölgesel istikrar için koordinasyon

Peki neden bu kadar önemli bu ziyaret? Cevap aslında çok basit: Dünya iki kutuplu bir döneme doğru giderken, Türkiye gibi jeostratejik önemi yüksek bir ülkenin attığı her adım, küresel dengeleri etkileme potansiyeli taşıyor. Erdoğan'ın bu hamlesi de tam olarak bunu gösterdi bence.

Diplomasinin Yeni Yüzü

Ziyaretin belki de en çarpıcı yanı, Türk dış politikasının artık nasıl bir özgüvenle yol aldığını göstermesi oldu. Eskiden "köprü ülke" olarak anılan Türkiye, şimdi "aktör ülke" kimliğiyle sahne alıyor. Bu dönüşümü görmek gerçekten etkileyici doğrusu.

New York'tan Washington'a uzanan o yol, aslında Türkiye'nin küresel arenada kat ettiği mesafenin de bir göstergesiydi. Ve şunu söylemeden geçemeyeceğim: Bu ziyaret, önümüzdeki dönemde Türk-Amerikan ilişkilerinin seyri açısından da oldukça belirleyici olacak gibi görünüyor.

Son tahlilde, Erdoğan'ın ABD ziyareti sadece bir devlet başkanının yurtdışı temaslarından ibaret değildi. Aksine, Türkiye'nin artan küresel etkisinin ve diplomaside ulaştığı olgunluğun en somut göstergesiydi. Ve galiba, dünya bu gerçeği yavaş yavaş kabulleniyor.