Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, pazartesi gününe damgasını vuran önemli bir diplomatik teması daha gerçekleştirdi. Telefonun diğer ucunda ise ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken vardı. İki isim, gerilimi tırmandırmadan ama meselenin ciddiyetini de göz ardı etmeden, olması gerektiği gibi profesyonelce bir diyalog yürüttü.
Görüşmenin ana gündem maddesi –şaşırtıcı olmayan bir şekilde– bölgedeki son gelişmelerdi. Özellikle, her iki ülkenin de yakından takip ettiği o kritik konular masaya yatırıldı. Fidan'ın bu noktada üstüne basa basa vurguladığı şey, Türkiye'nin istikrar ve barış için oynayabileceği yapıcı rol oldu. Söylemler, boş laflardan çok uzaktı; somut, yerine getirilebilir taahhütler içeriyordu adeta.
Barış İçin Somut Adım Vurgusu
Peki, neydi bu taahhütlerin özü? Ankara, bölgede kalıcı bir barışın tesis edilmesi için gereken her türlü desteği vermeye hazır olduğunu bir kez daha iletti. Bu, sadece iyi niyet gösterisi değil, aksine eyleme dökülmüş bir politikanın diplomatik dille ifadesiydi. Blinken tarafından da –kaynakların aktardığı kadarıyla– bu durum not edildi.
Görüşme, ikili ilişkilerin genel seyri hakkında da bir fırsat penceresi açtı. Taraflar, çeşitli alanlardaki iş birliği potansiyelini ve önümüzdeki dönemde atılabilecek adımları ele aldı. Söylenene göre, diyalog kanallarının her daim açık tutulması konusunda mutabakata varıldı ki zaten diplomasinin olmazsa olmazı da bu değil mi?
Sonuç olarak, bu telefon trafiği, iki NATO müttefiki arasında süregelen koordinasyonun rutin bir parçası olarak kayıtlara geçti. Fakat alt metni okumak gerekirse, Ankara'nın bölgesel denklemdeki ağırlığını ve inisiyatif alma iradesini hatırlatan bir vurguydu. Bir sonraki hamleleri merakla bekleyeceğiz – tabii ki.