Ankara'da bugün diplomasi rüzgarları esti - hem de oldukça sıcak bir havayla. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Portekiz'den gelen meslektaşı Paulo Rangel'i başkentte ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti gizlemedi. Şu sıralar dünya siyasetinin oldukça hareketli gündeminde, bu tür ikili görüşmeler gerçekten nefes aldırıcı bir etki yapıyor.
Görüşmede masaya yatırılan konulara bakılırsa, iki ülkenin gündemi hayli doluymuş. İşin özü şu: Türkiye ile Portekiz arasındaki ilişkiler son derece olumlu bir seyir izliyor. Fakat - her zamanki gibi - dünyanın dört bir yanında devam eden krizler ve bölgesel sorunlar da konuşuldu elbette.
İş Birliği Fırsatları Masada
Ekonomik iş birliği meselesi öne çıkan başlıklardan biriydi. İki ülke arasındaki ticaret hacmini artırma potansiyeli konuşulurken, yatırım fırsatları da değerlendirildi. Aslına bakarsanız, Akdeniz'in iki yakasındaki bu ülkelerin iş dünyaları arasında daha güçlü köprüler kurulabilir.
Güvenlik ve savunma alanındaki iş birliği ise - tahmin edeceğiniz gibi - önemli bir yer tuttu. Günümüzün küresel gerçekleri düşünüldüğünde, bu konunun önemi daha da artıyor.
Bölgesel ve Uluslararası Meseleler
Ukrayna'daki savaş, Gazze'deki insani durum, Suriye krizi... Tüm bu dosyalar görüşmede ele alındı. İki bakanın bu konulardaki yaklaşımları ve çözüm arayışları dikkat çekiciydi. Özellikle insani diplomasi konusunda ortak bir dil tutturmaya çalıştıkları gözden kaçmadı.
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri tabii ki gündemin bir diğer önemli maddesiydi. Portekiz'in AB içindeki konumu düşünülünce, bu konunun ele alınması son derece doğal. Zaten Rangel'in ziyareti, ilişkilerin canlandırılması için iyi bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Görüşmenin ardından - belki de en önemli kısım - basına yapılan açıklamalardı. Fidan, Türkiye'nin bölgesel ve küresel meselelere yaklaşımını bir kez daha net bir şekilde ortaya koydu. Rangel ise ikili ilişkilerin güçlendirilmesi yönündeki iradeyi vurguladı.
Sonuç olarak, Ankara'da gerçekleşen bu diplomatik buluşma oldukça verimli geçti. İki ülke arasındaki diyaloğun derinleşmesi, önümüzdeki dönemde daha fazla iş birliği kapısı aralayabilir. Kim bilir, belki de Akdeniz'in iki yakasındaki bu iki ülke, dünya siyasetinde daha uyumlu adımlar atacak.
