Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bugünkü açıklamaları adeta bir diplomatik fırtına yarattı. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını 'insanlık dışı' olarak niteleyen Fidan, uluslararası topluma da sert eleştiriler yöneltti.
Aslında durum hiç iç açıcı değil. BM Güvenlik Konseyi'ndeki görüşmelerde Türkiye'nin ateşkes için var gücüyle çalıştığını söylüyor Fidan. "Dünya bu insanlık dramına seyirci kalamaz" diyor ve ekliyor: "Her geçen gün daha fazla sivil hayatını kaybediyor."
Diplomasi Trafiği Yoğun
Fidan'ın anlattığına göre, New York'taki BM merkezinde neredeyse durmak bilmeyen bir diplomatik trafik var. Türk diplomatlar, Güvenlik Konseyi'nden acil ateşkes kararı çıkması için adeta gece gündüz demeden çalışıyor. "Bazen insan düşünmeden edemiyor" diye konuşuyor Fidan, "bu kadar açık bir insanlık dramı karşısında karar almak bu kadar zor olmamalı."
İsrail'in son hamleleri ise gerçekten içler acısı. Fidan'ın deyimiyle, "sivil yerleşim alanlarını hedef alan saldırılar, uluslararası hukukun açık ihlali." Peki ya dünyanın geri kalanı? Maalesef çoğunlukla seyrediyor.
İnsani Yardım Kritik Seviyede
Gazze'deki insani durum gittikçe kötüleşiyor. Temiz su, gıda ve tıbbi malzeme sıkıntısı had safhada. Fidan'ın altını çizdiği gibi, "yardım konvoylarının bölgeye ulaşması için güvenli koridorlar şart."
Türkiye olarak zaten insani yardımları artırdıklarını belirtiyor. Ancak—ve bu önemli bir nokta—yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşması için ateşkes şart. Yoksa tırlar sınırda beklemeye devam edecek.
Fidan'ın konuşmasındaki o samimi ton dikkat çekiciydi. "Biz sadece devletler arası ilişkilerden bahsetmiyoruz" diyordu, "insan hayatından, çocukların geleceğinden söz ediyoruz." Bu cümleler, soğuk diplomatik dilin ötesine geçen bir insani kaygıyı yansıtıyordu.
Bölgesel Etkiler Derinleşiyor
Kriz sadece Gazze ile sınırlı değil elbette. Tüm bölge etkileniyor. Fidan'ın uyarısı net: "Bu çatışmaların bölgesel bir savaşa dönüşme riski hiç de azımsanacak gibi değil."
Peki Türkiye'nin pozisyonu ne? Oldukça net aslında. Fidan'ın sözleriyle: "Hukukun, insan haklarının ve uluslararası antlaşmaların yanındayız. Bunlar sadece kâğıt üzerinde kalmamalı."
Sonuç olarak—ve Fidan'ın da vurguladığı gibi—dünya bir tercih yapmak zorunda. Ya insanlık adına harekete geçecek ya da tarih önünde bu zulme seyirci kalmakla suçlanacak.