
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bugün yaptığı açıklamalar, adeta diplomasi dünyasında bir şimşek çaktırdı. Ortadoğu'nun bu karmakarışık coğrafyasında İsrail'in son dönemdeki agresif genişleme politikaları, Türkiye'nin radarına iyice takılmış durumda.
Fidan'ın üzerine basa basa vurguladığı şey şu: "Bölgedeki yayılmacılığa karşı artık somut adımlar atmalıyız." Bu cümle, aslında tek başına tonlarca anlam taşıyor. Sanki uzun süredir devam eden bir sessizliği bozar gibiydi.
Diplomatik Alarm Zilleri
Durum gerçekten ciddi. İsrail'in son hamleleri, sadece komşu ülkeleri değil, bölgenin tüm dengelerini altüst edecek nitelikte. Fidan'ın dediği gibi, "Bu kadarını görmezden gelmek mümkün değil." Zamanlama da en az içerik kadar manidar.
Peki ne yapılmalı? İşte tam bu noktada Fidan, net bir çerçeve çiziyor: "Tedbirler paketi acilen devreye alınmalı." Bu ifade, diplomatik dilde genellikle "yaptırım" anlamına geliyor - ama kimse bunu açıkça söylemiyor tabii.
Bölgesel Deprem
Ortadoğu zaten bir volkan gibi. İsrail'in her yeni hamlesi, bu volkanı biraz daha hareketlendiriyor. Türkiye'nin pozisyonu ise oldukça stratejik: hem bölgesel istikrarın koruyucusu hem de küresel dengelerde denge unsuru.
Fidan'ın uyarıları boşuna değil. Eğer İsrail bu tempoda ilerlemeye devam ederse, önümüzdeki aylarda bölgede ciddi bir güvenlik krizi kapıda olabilir. Kimse böyle bir senaryo istemez ama hazırlıksız yakalanmak da düşünülemez.
Sonuç olarak, Dışişleri Bakanı'nın bu çıkışı, Türk diplomasisinin yeniden ne kadar aktif ve etkin olduğunu gösteriyor. İsrail'e verilen mesaj net: "Sınırlarınızı aşmayın." Gerisini zaman gösterecek...