Ankara'dan yükselen diplomatik hareketlilik, dikkatleri bir kez daha Türkiye'nin bölgesel barışa yönelik çabalarına çevirdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ukrayna'lı mevkidaşı Dmitro Kuleba ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde adeta diplomasinin nabzını tuttu.
Görüşme aslında -şu sıralar dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi- telefonla yapılsa da, taşıdığı anlam itibarıyla oldukça ağır basıyor. İki bakan, sadece ikili ilişkileri değil, bölgenin kanayan yarası haline gelen savaşın seyri ve barış arayışlarını da ele aldı.
Diyalog Her Zaman Masada
Fidan'ın görüşmedeki duruşu netti: Türkiye, komşularıyla ve bölge ülkeleriyle iletişim kanallarını her daim açık tutmaya kararlı. Bu, söylemesi kolay ama uygulaması zor bir prensip - hele ki günümüzün karmaşık diplomasi ortamında.
Kuleba tarafı ise... Ukrayna'nın mevcut durumu malum. Kendi toprak bütünlüğü için verdiği mücadelede uluslararası desteğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. Türkiye'nin bu süreçteki dengeli duruşu, Kiev için hayati önem taşıyor.
Bölgesel Dengeler ve Türkiye'nin Rolü
Şunu söylemeden geçemeyeceğim: Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla Doğu ile Batı arasında bir köprü olmanın ötesinde, son dönemde aktif diplomasiyle bölgede 'denge unsuru' haline geldi. Fidan-Kuleba görüşmesi de bu rolün bir yansıması adeta.
Görüşmede gündeme gelen konular arasında -tahmin edeceğiniz üzere- Karadeniz güvenliği de vardı. Zira Karadeniz, sadece bir deniz değil, jeopolitik gerilimlerin yaşandığı, enerji hatlarının geçtiği, ticaret yollarının kesiştiği hassas bir bölge.
İki bakanın görüşmesinin detaylarına tam olarak vakıf değiliz elbette. Ancak şunu söyleyebilirim: Bu tür temaslar, uluslararası ilişkilerde 'görünmeyen diplomasinin' aslında ne kadar kritik olduğunu hatırlatıyor bize.
Sonuç olarak... Ankara ile Kiev arasındaki bu iletişim, bölgede süren gerilimlere rağmen diyaloğun sürdürülebileceğine dair umut verici bir işaret. Barışa giden yol uzun ve dolambaçlı olsa da, her telefon görüşmesi bu yolda atılmış küçük ama anlamlı bir adım aslında.
