
Dünya siyasetinin en hareketli gündemlerinden birinde, Türkiye'den anlamlı bir çıkış geldi adeta. Cumhurbaşkanlığı Kabine'sinde görev alan isimler, sosyal medya hesapları üzerinden peş peşe paylaşımlarla gündeme damga vurmayı başardılar.
Öyle ki, bu paylaşımların odağında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası arenadaki duruşu ve özellikle de 'sessiz dünyanın vicdanı' olarak tanımlanması vardı. Kabine üyeleri, Erdoğan'ın küresel meselelerdeki tutumunu bu şekilde ifade etmeyi tercih ettiler.
Anlam Yüklü Bir Tanımlama
'Sessiz dünyanın vicdanı'... Bu ifade, belki de son dönemin en çarpıcı siyasi tanımlamalarından biri olarak kayıtlara geçti. Kabine üyelerinin bu vurgusu, Erdoğan'ın sadece Türkiye için değil, tüm dünya mazlumları nezdinde taşıdığı anlamı gözler önüne seriyordu adeta.
Paylaşımlarda öne çıkan temel vurgu şuydu: Erdoğan, uluslararası platformlarda sesini duyuramayanların, adalet arayanların, zulüm görenlerin sözcüsü konumunda. Bu durum, onu 'sessiz dünyanın vicdanı' yapıyordu. Oldukça iddialı bir tanımlama, değil mi?
Kabineden Yükselen Ortak Ses
Peş peşe gelen bu paylaşımların en dikkat çekici yanı ise kabine üyeleri arasındaki koordinasyondu. Sanki bir uyum içerisinde, aynı mesajı farklı kelimelerle ama aynı anlam yüküyle dile getiriyorlardı. Bu durum, hükümetin Erdoğan liderliğindeki politikalarına olan güvenin bir yansıması olarak okunabilirdi.
Kimileri bu paylaşımları 'içeriden gelen bir mesaj' olarak yorumlarken, kimileri de Türkiye'nin dış politikadaki duruşunun bir tezahürü olarak görüyor. Hangisi olursa olsun, ortada bir gerçek var: Erdoğan'ın küresel arenadaki pozisyonu, kabine nezdinde oldukça değerli görülüyor.
Uluslararası Arenada Türkiye Etkisi
Aslında bu tanımlama, Türkiye'nin son yıllarda uluslararası ilişkilerde üstlendiği rolün de bir göstergesi sayılabilir. Filistin'den Doğu Türkistan'a, Afrika'dan Orta Doğu'ya kadar uzanan bir coğrafyada, Türkiye'nin 'vicdan' rolünü üstlendiği aşikar.
Erdoğan'ın bu duruşu, kabine üyeleri tarafından da sık sık vurgulanıyor. Öyle ki, bu son paylaşımlar da aslında uzun zamandır devam eden bir siyasi çizginin yansımasından başka bir şey değil. Ama tabii - bu seferki vurgu, biraz daha poetik ve anlam yüklüydü.
Peki ya sessiz dünya? Gerçekten de uluslararası arenada sesini duyuramayan, adaletsizliğe uğrayan, haksızlığa maruz kalan milyonlar var. İşte tam da bu noktada Erdoğan'ın ve Türkiye'nin üstlendiği misyon, 'vicdan' olma rolü öne çıkıyor.
Kabine üyelerinin bu paylaşımları, belki de bu gerçeğin bir teyidi niteliğindeydi. Siyasetin sadece çıkar ilişkilerinden ibaret olmadığını, aynı zamanda ahlaki bir duruşu da gerektirdiğini hatırlatıyordu adeta.