Küçük Kaynarca Antlaşması: Osmanlı'nın Kırılma Noktası ve Şaşırtıcı Sonuçları
Küçük Kaynarca: Osmanlı'nın Kırılma Anı

Tarih 21 Temmuz 1774'ü gösterdiğinde, bugünkü Bulgaristan sınırları içinde kalan Küçük Kaynarca kasabasında öyle bir antlaşma imzalandı ki, Osmanlı İmparatorluğu'nun çehresi bir daha asla eskisi gibi olmadı. İşte o an, adeta bir dönüm noktasıydı.

Peki neydi bu antlaşmanın bu kadar önemli kılan? Aslında her şey 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'nın sona ermesiyle başladı. Altı yıl süren bu kanlı çatışmalar, Osmanlı için hiç de iyi gitmemişti doğrusu.

Maddeler ve Etkileri: Tarihi Yeniden Şekillendiren Kararlar

Antlaşmanın maddeleri öyle sıradan hükümler değildi. Her biri adeta birer bomba etkisi yaratacak nitelikteydi:

  • Kırım Hanlığı'na bağımsızlık verilmesi - ki bu, ileride Rusya'nın bölgeyi ilhak etmesinin önünü açacaktı
  • Rus ticaret gemilerine Boğazlardan serbest geçiş hakkı tanınması
  • Rusya'ya savaş tazminatı ödenmesi
  • Rus çarına Ortodoks Hristiyanların hamiliği sıfatının verilmesi - belki de en tartışmalı madde

Bu son madde özellikle ilginçti. Rusya, artık Osmanlı topraklarındaki tüm Ortodoks tebaanın koruyucusu olarak tanınıyordu. Ne büyük bir diplomatik manevraydı bu!

I. Abdülhamid'in Zorlu İmtihanı

Antlaşma, I. Abdülhamid'in saltanatının henüz başlarında, tam da en hassas döneminde gerçekleşti. Tahta çıkalı sadece üç yıl olmuştu ki, kendisini böyle ağır şartlarla yüzleşirken buldu. Tarihçilerin dediğine göre, padişah antlaşma şartlarını öğrendiğinde adeta yıkılmıştı.

Osmanlı tarihinde ilk defa Müslüman bir toprak parçası -Kırım- kaybediliyordu. Bu, sadece askeri bir yenilgi değil, aynı zamanda psikolojik bir yıkımdı da.

Uzun Vadeli Etkiler: Tarihin Seyri Değişiyor

Küçük Kaynarca'nın etkileri yıllar sonra bile hissedilecekti. Rusya, artık Karadeniz'deki en güçlü aktörlerden biri haline gelmişti. Osmanlı ise 'hasta adam' lakabını almaya bir adım daha yaklaşmıştı.

Antlaşmanın belki de en az konuşulan ama en önemli yanı, Osmanlı'nın artık mutlak üstünlüğünü kaybettiğini resmen kabul etmesiydi. Bu, gelecekteki tüm diplomatik ilişkilerde bir referans noktası olacaktı.

Gel gelelim, tarih bize şunu gösteriyor: Hiçbir antlaşma sonsuza kadar sürmüyor. Küçük Kaynarca da öyle oldu - koşullar değiştikçe, hükümleri de değişti, tadil edildi, yeniden yorumlandı. Ama o ilk imzanın atıldığı günün etkisi, Osmanlı tarih yazımında hep o 'ilk kırılma' olarak anılacak.